30-40 Madde halinde hazırlanan AK Parti Başkanlık sisteminin özeti
Başkanlık tartışmaları sürerken ortaya 30-40 maddeden oluşan bir Başkanlık sistemi çıktı. Başkan’ın üstleneceği görevler incelendiğinde mevcut parlamenter sistemde yer alan Başbakan’ın kalktığı ve tüm yetkilerinin Başkan tarafından yürütüleceği anlaşılıyor.
Daha açık anlatımla Cumhurbaşkanı ve Başbakan için tanımlanan mevcut Anayasal görevler Başkan’ın görevleri olarak birleştiriliyor.
Medyaya yansıyan haberlerle AK Parti Milletvekilleri de, muhalefet Partileri de, sivil toplum örgütleri de Başkanlığın nasıl olacağını öğreniyorlar.
Son günlerde televizyonlarda yapılan Başkanlık tartışmalarına katılan AK parti milletvekillerine “Başkanlık nasıl olacak?” soruları yöneltildi.
Ne acı ki genel yanıt, “Daha belli olmadı” şeklinde idi.
Neyse ki bugünlerde belli olmaya başladı içerik.
Başkan’a siyasi sorumluluk da yüklenirken, bakanları atama, kararname çıkarma yetkileri de veriliyor.
Başkan’ın yargı ve üniversitelere atama yetkileri genişlerken bürokrasiye de atamaları yapma, yasaları veto etme yetkileri veriliyor.
Başkan’ın çıkaracağı kararnameler de Meclis tarafından veto edilecek.
Ancak karşılıklı bu vetoların sonucu henüz açık değil.
Mevcut Anayasal Sistemde Meclis’ten çıkan yasa Cumhurbaşkanı tarafından veto ediliyor ancak değişiklik yapılamadan 2. Kez gönderilirse Cumhurbaşkanı onaylamak zorunda kalıyor.
Bu onay sonrası da Anayasa Mahkemesine dava açma hakkı bulunuyor.
Başkan’a ayrıca gerekli gördüğü yasaları referanduma götürme yetkisi de veriliyor ki bu yetki Meclis’in çalışmasını çok zorlaştıracak gibi görünüyor.
Meclis’te partisinin çoğunluğu kaybetmesi durumunda ise Başkan’ın ve Meclis’in yetkileri ve görev yapma olanakları çok ama çok zorlaşıyor.
Şöyle düşünelim Başkan’ın partisi Meclis’te azınlıkta ve çoğunluk partisi Meclis’ten yasalar çıkarıyor.
Başkan bu yasaları her seferinde referanduma götürürse Meclis’in ve Meclis’teki çoğunluğun anlamı ortadan kalkıyor.
Özetle Başkan’a verilecek yetkileri gerek kuvvetler ayrılığı gerek Meclis’in güçlü olması, gerek yürütmenin yasama ve yargı ile ilişkileri medyaya yansıyan taslakta hiç de net şekilde ortaya konulmamış.
Yani bu 30-40 maddelik taslak ya alelacele hazırlanmış, ya da her kesimin şikâyet ettiği, “tek adam” anacıyla hazırlanmış.
Demokratik parlamenter rejimden Başkanlık rejimine geçecek ise Türkiye bunun Anayasal kurallarının bilimsel bir şekilde hazırlanması gerektiği de ortaya çıkmış oldu.