“CHP’nin içine HDP kaçmış” diyen Bahçeli, “AKP ile mutabakat yapmak zorundayız” dedi. 19 yıldır MHP Genel Başkanlığını yürüten Devlet Bahçeli acaba merhum Özal gibi kalp ameliyatından sonra mı değişti bilemem. Ama bildiğim gördüğüm söylemleri ile uyguladıkları ile çok ama çok değişti.
Bahçeli’nin Meclis’te MHP’nin grup toplantısında yaptığı konuşmayı dinliyorum. CHP’yi eleştiriyor, Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştiriyor. Elbette hakkıdır eleştirir ama kendi uygulamalarını da düşünmek zorundadır değil mi?
Diyor ki Bahçeli, “CHP düşe kalka, ine çıka PKK’nın bagajı haline geldi”
Diyor ki Bahçeli, “CHP’nin içine HDP kaçmış.”
Bu sözlerine yanıtı elbette ben vermeyeceğim çünkü CHP’nin sözcülerinin işini üstlenmem.
Ama ben MHP’ye bakarım, Devlet Bahçeli’nin sözlerine bakarım bu eleştirilerinde tutarlı mı diye.
Yahu Devlet Bey son yıllarda MHP için artık toplumda da ülkücü tabanda da kabul bulan, “MHP iktidardaki AKP’nin bastonu oldu” tespitini görmezden mi geliyorsun, duymazdan mı geliyorsun?
Yahu Devlet Bey CHP’yi eleştirdikten sonra, “AK Parti ile yeni anayasa konusunda mutabakata varmak zorundayız” diyorsun.
Neden zorundasın?
Peki, bu zorunluluk ile MHP’nin içine AKP kaçmış olmuyor mu?
“MHP milletinin sesini duymaktadır. Biz millet ne diyor ona bakıyoruz” diyorsun Devlet Bey.
Ben de diyorum ki; Sen MHP delegelerinin sesini duymadın ki, tüzük kurultayı ile alınan kararlarla “Genel Başkan Seçimi istiyoruz” diyen delegelerinin kararlarına bakmadın ki.
Bu ne tutarsız politikadır Devlet Bey?
“ Sinek vızıltıları bizi rahatsız etmez. Biz sabah başka akşam başka olanlardan değiliz. Ne diyorsak yaparız, yaptığımızı da bozkurt gibi savunuruz” diye de bağırıyorsun da “10 Temmuz’da seçimli Genel Kurul yapacağız” diyen kimdi Devlet Bey?
Bunlar ne tutarsız sözler Allah aşkına söyler misin?
Olmuyor Bahçeli olmuyor, ülkücü taban ile artık yollarınız artık tamamen kopuyor. MHP Genel Başkanlık koltuğu AK Parti ile kol kola beraber yürüme yeri değildir.
Muhalif delegeleri, ilçe, il yönetimlerini, Genel Başkan adayı olan rakiplerini bir bir MHP’den ihraç edebilirsin ama onları ülkücü tabandan koparamazsın.
Bugün, yarın hatta 2018’e kadar o koltuğu tabanın tepkilerine rağmen işgal edebilir, MHP’ye verebildiğin kadar zarar verebilirsin ama unutma ki büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu demokratik, laik, sosyal hukuk devleti olan parlamenter rejime zarar veremezsin.
Ülkücü irade buna asla izin vermez, vermeyecektir.