AK Parti eski milletvekili ve Özal’ın Fonlarının kurucu Başkanı Vahit Erdem
Ege Türk Televizyonunda yayınlanan Orhan Uğuroğlu ile SÖZ HAKKI programına konuk olan Vahit Erdem son Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile gündeme gelen Varlık Fonu ile merhum Turgut Özal’ın kurduğu fonların karşılaştırmasını yaptı.
Özal’ın fonlarında toplanan paralarla, dar gelirlilere toplu konut yapıldığını, F16 Uçak Fabrikası kurulduğunu belirten Erdem Varlık Fonunun da kesinlikle denetlenmesi gerektiğini vurguladı.
Uğuroğlu’nun soruları ve Erdem’in yanıtları şöyle
Soru: Türkiye bugün varlık fonu diye bir fon kurdu. Siz Özal döneminde Türkiye’nin ilk en büyük fonunun kurucusu olarak neydi o gün kurulan fon nasıl hangi amaçla kuruldu?
Erdem: Fon sistemi bütün devletlerde Türkiye’de de eskiden beri olan bir sistem. Ama Özal zamanında kurulan fonların özelliği daha önceki fonlardan çok farklı olmasıydı. Daha önceki fonlar belirli konulara destek vermek amacıyla kurulmuş fonlardı. Ama Özal döneminde kurulan fonlar Türk ekonomisin de, Türkiye’yi yönetmekte ekonomik, sosyal hayatta dar boğaza girmiş gelişme kaydedilemeyen alanlarda gelişme kaydetmek üzere kuruldu.
Soru: TOKİ nasıl kuruldu? Toplu konut onu nedir?
Erdem: İlk kurulan fon toplu konut fon idaresiydi. Bunun altında üç tane fon vardı. Toplu konut fonu, kamu ortaklığı fonu, Özelleştirme fonu üçü bir aradaydı.3 Kasım 1983 yılında siyasi yasakların kalkıp seçim yapılacağı günlerde Özal seçimi kazandı. Anavatan partisi tek başına iktidar oldu ve Özal Toplu konut Kamu Ortaklığı İdaresini kurdu başına da ben getirildim.
Soru: Özal zamanında niye siyasete girmediniz?
Erdem: Onun küçük bir hikâyesi var; Ben o zaman devlet planlamalar teşkilatı sektörler dairesi başkanıydım. Özal bana dedi ki yarın istifa dilekçeni getir siyasete gireceksin. Bende çok sıcak bakmıyorum siyasete ama Özal’ı da kıramam istifa dilekçemi yazdım. Saat birde Özal’la buluşacağım sabah onda Kenan paşayla randevusu var. Özal “Kenan Paşa’ya iki soru soracağım birincisi anavatan partisi devam edecek mi? Yasaklayacaksanız ben devam etmeyim çünkü arkamda pek çok insan var siyasete girmek isteyen ikincisi de senin için ve iki arkadaşın için müsaade isteyeceğim” dedi. Bunu akşam konuştuk ertesi gün birde Özal’a gittim yüzü gülüyor. Özal’ın partisine müsaade verilmiş bana dedi ki “senin için müsaade alamadım. Planlamada kalsın” demiş. Onun için siyasete girmedim.
Soru: Büyük fon nedir? Özal fon için parayı nerden buldu?
Erdem: Toplu Konut Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığının altında 4 tane fon vardı. Toplu Konut Fonu, Kamu Ortaklığı Fonu, Özelleştirme Fonu, Geliştirme Destekleme Fonu. Bu fonların amacı orta ve dar gelirli vatandaş gurubunu sağlıklı yaşana bilir ev sahibi yapmak ve gelirleri bütçeden alınmadı ilave kaynak yaratarak oluşturuldu. Türkiye’ ye girmesi yasak olan malların ithalatını serbestleştirdi. Bunlara koyduğu gümrük ve fonlar toplu konuta geldi. Böylece vatandaşlarımız hem bu mallara ulaşabildi hem de fonlara kaynak oluşturuldu. Ve birinci boğaz köprüsünün gelirlerini senet karşılığı bankalar aracılığıyla halka satıldı.
Soru: Özal zamanı özelleştirmeyle şimdi yapılan özelleştirmeler arasında fark var mı?
Erdem: Özelleştirmeyle satış aynı şey değildir maalesef sonraları satışa dönüştü. Özelleştirme şudur siz bir tesisi özelleştirirken devlet orda şartlar koyuyor. Özel sektörün bu sanayiyi daha etkin daha teknik bir şekilde işletip devlete gelir kaynağı sağlıyor. Ve devlette bunu takip ediyor amacına uygun işletiliyor mu diye. Amaç özelleştirilen kurumun geliri ile ülke ekonomisine katkı sağlamaktır “özelleştireyim unutayım” değildir.
Toplu Konut Fonu ile Türkiye’nin konut açığını kapatmak, gecekondulaşmayı önlemek ve mevcutları kaldırmak hedefi ile dar gelirler için 500 bin konut yaptık.
Savunma Sanayi Fonu ile F-16 Uçak Fabrikası, Türkiye’nin ilk zırhlı personel taşıyıcılarının fabrikasını kurduk, Aselsan, Havelsan, Makine Kimya Endüstrisi gibi fabrikaları modern teknolojilere kavuşturduk.
Sosyal Yardımlaşma Fonu ile Valilikler aracılığı ile muhtaç durumda olanlara yardım yapıp, işsizlere halı tezgahları vererek üretime yönlendirdik.
Soru: yaklaşık 4 tane fon yönettiniz bu fonların denetimi var mıydı kim denetliyordu?
Erdem: Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından denetleniyorduk. Maalesef bu hükümet zamanında niye kaldırıldı bilmiyorum. Savunma sanayi fonu ise ilgili bakanlıklar tarafından atanan üç kişi tarafından denetleniyordu. Şu anda Sayıştay denetliyor. Ve bu denetimlerin ötesinde çok iyi bir denetim vardı basın mensupları ve kurumları. Biz o zamanlar ne yaparsak basının önünde yapıyorduk ve basın mensubu arkadaşlarda bizleri çok iyi denetleye biliyorlardı. Bu fonların denetimi çok önemli denetim yoksa başındaki isterse evliya olsun denetimsiz olmaz.
Soru: varlık fonu kuruldu fon nasıl yönetilmeli kime bağlı olacak?
Erdem: bu fonun Özal zamanındaki fonlarla alakası yok. Niye yok bu fonlar belirli konularda Türkiye’nin geri kalmış alanlarını yukarı çıkarmak ve geliştirmektir. Bu günkü fonlarda bunu göremiyoruz. Bu kaynaklar keyfimi yönetilecek kime bağlı olacak bunları bilemiyoruz. Fonlar başkanlığa hazırlık gibi görünüyor bütün kaynaklar bir elden yönetilmeye çalışılıyor.
Soru: Necmettin Erbakan’ın kurduğu havuz fonu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Erdem: doğru bir karardı. Neden o zaman kitler vardı. Erbakan hocanın yaptığı bütün kitleri bir araya toplamaktı. Ve sıkıntıda olan kit varsa ötekinin kazanımıyla giderilmeye çalışılıyordu. Bu akıllıca kurulmuş bir fondur.
Soru: Yeni rejim değişikliğini nasıl yorumluyorsunuz?
Erdem: Önce Türkiye’nin yeni bir sistem değişikliğine gerek var mı ona bakmak lazım. Türkiye’nin şuaınki sistemi kuvvetler ayrılığına dayanan demokratik parlamenter sistemdir. Ha iyi işliyor mu işlemiyor mu bunu iyi işletmeyen dejenere eden kimi siyasilerdir. Avrupa ve dünyanın çoğu parlamenter sistemle yönetilir. Biz anayasayı değiştirip başkanlık sistemini kuruncaya kadar partiler kanunu değiştirsek. Milletvekilleri özgürce seçilse seçim kanunu ve meclis tüzüğünü değiştirirsek parlamenter sistem tıkır tıkır çalışır. Ve Türkiye şaha kalkar. Bu sistemde başkanın yetkileri çok fazla varken meclis kısıtlanıyor buda denetimsizliği ortaya çıkarır. Türkiye gibi demokrasinin olgunlaşmadığı gelişmediği ülkelerde cumhurbaşkanının hakem görevinin görmesi gerekli tarafsız ve adil olarak denetimi sağlaması lazım. Bu değişimi uzun vadeli düşünerek halkımızın oylarını kullanması gerekli.