TBB Başkanı Metin Feyzioğlu “Evet” ya da “Hayır” diyene hain ve terörist denilmesini eleştirdi
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile konuştum. Başkan çok çarpıcı bir benzetme ile çok güzel bir sonuca ulaştı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın “hayır” oyu verecekleri terör örgütü ile birlikte hareket eden “hain ve terörist” benzetmesi yapmalarını, “şiddetle karşıyım, kesinlikle yapılmaması gereken bir benzetme ki ilk beni karşılarında bulurlar” diye tepki gösterdi.
Feyzioğlu, “Hayır diyecek kardeşlerimiz ne haindir, ne de terörist” dedi.
2010 yılında yapılan Anayasa değişikliğinde AK Parti ile birlikte Gülen Cemaatinin de PKK destekçilerinin de “Evet” kampanyası yaptıklarını hatırlatan Feyzioğlu, “Ben AK Partili kardeşlerime de ‘hain ve terörist’ asla demem, dedirtmem” dedi.
“Hain ve terörist” diyenlerin karşısına önce kendisinin çıkacağını vurgulayan Prof. Dr. Feyzioğlu, “evet de hayır da diyenler kardeşimdir. 2010’da evet, 2017’de hayır diyenlere asla ‘terörist’ denmemeli. Diyenler olursa karşılarına ilk ben çıkarım” şeklinde özetledi düşüncelerini.
Hayır, hain ve terörist değilim
Cumhuriyet Savcıları, “Hayır” oyu verecekler “hain ve terörist” ilan ediliyor ki Anayasa ve yasalarımıza göre bu suçtur.
İster “Evet” ister “Hayır” oyu versinler kim seçmeni suçlayabilir?
İster Cumhurbaşkanı, ister Başbakan olsun “hayır” oyu verecekleri “hain ve terörist” gibi algı yaratacak cümlelerle eleştirmek ve hele hele PKK ile aynı kefeye koymak bunları da toplum önünde ilan etmek hiç kimsenin hakkı değildir.
Tam tersi Anayasal ve yasal olarak suçtur.
16 Nisan’da yapılacak Anayasa değişikliği referandumunda isteyen “evet” isteyen “hayır” der.
Peki, Anayasa ve yasalarımız toplumu bölecek, parçalayacak, siyasi kavgayı körükleyecek hatta toplumun bir kesimini diğer kesim aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik edecek kişiler hakkında ceza öngörmüyor mu?
Milyonlarca kişi “hayır” oyu verecek ve “hain ve terörist” olacak öyle mi?
Hayır, oyu verecekleri PKK ile eş değer tutmak şeklinde söylemler suçtur ve bu suç da kalabalıkların önündeki konuşmalarda yapılmakta, radyo, televizyon ve gazetelerde yer almaktadır.
Sosyal medyada tepkiler çığ gibi büyümekte, çarşıda sokakta vatandaşlar haklı tepkilerini dile getirmekteler.
Kaldı ki 12 Eylül’ün darbeci generalleri bile 1982 Anayasası için yapılan referandum öncesi halkı bu şekilde eleştirmediler.
“CHP, HDP ve PKK” diye başlayan ve “hayır” verecekleri tanımlayan siyasi mesajı verenler acilen bu söylemlerinden vaz geçmeli ve özür dilemeliler.
Kaldı ki PKK ile işbirliğini kim yaptı Oslo’da?
Dolmabahçe mutabakatını HDP’liler ile hangi partinin Bakanları yaptı?
Abdullah Öcalan’ın neredeyse “barış elçisi” ilan edilme aşamasına kim getirdi?
Davul, zurna eşliğinde HDP’lilerle İbrahim Tatlıses ve Şirvan eşliğinde gözyaşları dökerek miting yapan kimdi?
Sınır ötesinden gelen PKK’lılara “çadır mahkemeleri” kurduran irade kimdi?
2010’da Gülen Cemaati ve HDP ile “evet” kampanyası yapan AK Parti değil miydi?
Bıraksınlar bu söylemler ile toplumu kutuplaştırmayı.