“At izi it izine karıştı” sözü ile FETÖ’cü olduğu gerekçesi ile işten çıkarılan mağdurlara bir umut doğmuştu işlerine geri dönmeleri için.
Zaman zaman da atıldıkları işe geri alınanlar hatta “darbeci hain” muamelesi görüp daha sonra “Şehit” sayılanı da görmüştük.
Şimdi de “FETÖ mağdurları komisyonu kuruldu”
Ancak Kanun Hükmünde Kararnameler, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararları ile işten atılmalar da sürüyor.
Vallahi anlayamadım.
Bu nasıl mantık?
Bu nasıl hukuk?
Bu nasıl adalet?
Bu nasıl vicdan?
Bu nasıl yönetim?
Bu nasıl akıl?
Önce araştıracaksın iyi bir soruşturma yapacaksın sonra işten atacaksın.
Doğrusu bu değil mi?
Yapılması gereken bu değil mi?
Devlet yönetimi bunu gerektirmez mi?
Hukukun olmazsa olmaz şartı, “Yargı kararı ile mahkum oluncaya kadar herkes suçsuzdur” değil mi?
Hele hele ayaklarındaki prangalardan bahsedip Anayasa değiştirmeye kalkışan AKP hükümetine yakışır mı?
Suçsuz insanların bırakın ayaklarına hatta yaşam boyu hayatlarına pranga vurmak yakışır mı?
Önce işten at hatta “FETÖ’cü” diye yaftala sonra da “gel başvur haklı mı haksız mı atıldın araştırayım” de!
Temel fıkrası gibi değil mi?
Ergenekon, Balyoz gibi hayali dosyalar ile Genelkurmay Başkanını dahi tutuklayıp mağdur edip sonra da ”pardon” diye aklananlar için “iyi ki idam cezası yokmuş. Ya idam edilselerdi?” diye timsah gözyaşları dökenler acaba neden ders almadılar?
Ah Türkiye’m, vah Türkiye’m, canım Türkiye’m neler görüyoruz neler yaşıyoruz neler?
Bu prangalardan Türkiye’mi Başkan’lık mı kurtaracak?
Hayır.
Akıl ve vicdan sahibi adalete inanan suçlu ile suçsuzu ayırt edebilecek yöneticiler kurtaracak.
Türkiye’min sorunu sistem veya rejim değişikliği değil Türkiye’min sorunu vasıfsız siyasetçilerdir.
Siyasetin içindeki ana unsur olan partilerin içindeki diktatörlerdir.
Siyasetin içinde hiç var olamayan demokrasidir.
Ve ne acı ki Türkiye’mde olmayan Adalet duygusu ve elbette uygulamasıdır.