Ortadoğu coğrafyasında siyasi hakimiyet kurma kavgası
Bir cephede Katar’a karşı Amerika Birleşik Devletleri ve batılı koalisyon ülkeleri öncülüğünde oluşturulan Suudi Arabistan, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Yemen, Libya, Maldivler, Ürdün ve Moritanya cephesi var.
Katar cephesinde ise İran, Irak ve Türkiye var ki Pakistan askeri destek ile hızla katıldı bu cepheye.
Dikkatinizi hemen birbirleri ile yıllarca savaşan İran ile Irak’ın ayni cephede yer alması çekmiştir.
Dünya savaşlarındaki cepheleşmeyi hatırlatan çok ama çok tehlikeli bir cepheleşme ki bir kıvılcımın olmaması için olması gereken tek şey sağduyu.
Ama Trump’dan mı, Putin’den mi ya da İran’dan mı bekleyeceğiz bu sağduyuyu.
Ortadoğu coğrafyasında siyasi hakimiyet kurma kavgası sıcak savaş ile değil, terör örgütlerine verilen desteklerle yaşanıyor.
Katar’a ambargo uygulanması kararından hemen sonra Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ile Irak Meclis Başkanı Selim el-Cuburi iki ülke arasındaki ilişkilerin genişletilmesi, krizlere ve tehlikelere karşı ortak hareket edilmesi ve aradaki anlaşmazlıkların sona erdirilmesi konusunda anlaşmaya vardı.
Türkiye de desteğini çok hızlı bir şekilde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklaması ile verdi Katar’a.
Bu açıklama sonrası Başbakan Yıldırım Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Katar’a destek vermek amacıyla ülkelerin liderleri ile diplomasi başlattığını vurguladı.
Katar krizi hakkında Türkiye safını belli etti ama bu kararı çok da tartışma yarattı.
Ana soru şu; Türkiye hangi yanda olmalı?
Amerika ve yandaşı ülkelerle mi olmalı yoksa Katar ve İran’ın yanında mı yer almalı.
Aslında İran Dışişleri Bakanının sürpriz Türkiye ziyareti gösterdi bu cephe çok kısa sürede oluşmuş.
Peki, Türkiye’nin Katar ve İran yandaşı cephede yer alması Türkiye’ye zarar verir mi?
Dikkat edilecek önemli bir karar ise Rusya’dan geldi ki Putin Katar işine her iki taraf açısından bulaşmadı.
Türkiye arabuluculuk için çok hızlı davrandı ama Katar’ın Kuveyt’ten arabulucu olmasını istemesi de garip bir durum yarattı Türkiye açısından.
İşin en önemli yanı ise Katar’a yönelik olan teröre destek suçlamasıdır.
Yıllardır terörden çok büyük sıkıntılar çeken Türkiye teröre destek veren bir ülke ile işbirliği içinde olabilir mi?
Asla olmaz, olamaz.
Bu Katar’a yönelik bu suçlamayı Cumhurbaşkanı Erdoğan da reddetti ki bu da Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani ile bilinen yakın dostlu açısından elbette sadece Türkiye için değil dünyaya da önemli bir mesaj oldu.
Türkiye’nin Orta Doğu politikasında özellikle Irak, Suriye, İran ve Suudi Arabistan başta olmak üzere Arap ülkeleri ile olan yakın dostluk ilişkileri Katar krizi ile yeni bir boyut da yarattı.
Çünkü Türkiye bir anlamda Amerika ve Katar karşıtı ülkelerin ambargosuna katılmaması bir yana İran ile bu ambargoyu delecek ülke olması umarım ülkemiz için olumsuz bir sonuç doğurmaz.
Doğurmaması için de Türkiye’nin iktidarı ve muhalefeti ile ortak politika yürütmesi gerekecek ki maalesef bu da hiç kolay değil.