Her bayram ayrı bir heyecan kaplar benliğimi.
23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos ve 29 Ekim Türkiye Cumhuriyetimizin kuruluşunun adımlarıdır ki deha önderimiz, kurucumuz Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk’ü ve tüm silah arkadaşlarını şükranla minnetle, dualarımla anarım.
Mübarek Ramazan Bayramı bir aylık oruç sonrası muhteşem bir duygu seli yaşarım.
Kurban bayramının güzelliği ve anlamı ise çok farklıdır.
Kestiğiniz kurbanın dağılımı İslam dininin “komşusu aç iken tok olan bizden değildir” diye özetlenen yardımlaşma ile dayanışmanın en somut ve insani görevidir.
1 Mayıs Emekçilerin bayramı ise çalışan ve çalıştıranların emeğe saygı göstermelerini sağlayan günü ifade eder.
Tüm bayramlar işte bu heyecan ve güzellik içinde yaşanır güzel ülkemizde.
Bayramlaşma ise her nedense sadece dini bayramlara özgü gibi algılanır.
Dini bayramlarımızda mesaj göndererek yapılan kutlamalar resmi bayramlarımızda ne yazık ki uygulanmaz.
Ama bu yapılan üzücü bir uygulamadır.
Daha da üzücü bir durum vardır ki 15 Temmuz kahpe ve alçak hainlerin darbe kalkışmasının 1. Yılında Kamu kurum ve kuruluşları ile belediyelerin “15 Temmuz Destanı” kutlamalarının yüzde birini 30 Ağustos Zafer Bayramının 95. Yılı ile Kurban Bayramı nedeniyle yapmamalarıdır.
Malazgirt meydan muhaberesinin kutlanması coşkulu olacak ise 30 Ağustos Zafer Bayramının kutlanması da o kadar coşkulu olması gerekir.
Unutulmasın ki Gazi Mareşal Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı OLMAZDIK.
Ey Kamu Kurumlarının Yöneticileri, Ey Belediye Başkanları,
Ey Siyasi Partilerin Genel Başkanları,
Ey vatandaşlar;
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş adımları olan 23 Nisan’ı, 19 Mayıs’ı, 30 Ağustos’u ve 29 Ekim’i her yıl birbirinden daha coşku ile kutlamak unutmayın ki gelecek devletimizi ilelebet payidar kılacaktır.
Varlığımızın yegane temeli de budur.