Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren ve 4 kuvvet komutanı 37 yıl önce bugün askeri darbe yaparak demokrasiyi rafa kaldırdılar.
12 Eylül’ün siyasete yansımasından söz edeceğim.
Tüm partiler kapatıldı, dönemin Başbakanı Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel, CHP lideri Bülent Ecevit, Milli Selamet Partisi lideri Necmettin Erbakan ve MHP lideri Alpaslan Türkeş’e 10 yıl siyaset yasağı getirildi.
Siyaset yasağının kaldırılması ile 3 yeni parti kuruldu.
Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) emekli Orgeneral Turgut Sunalp, Halkçı Parti (HP) Başbakanlık müsteşarı Necdet Calp, Anavatan Partisi (ANAP) ise Turgut Özal tarafından kuruldu.
Darbeci Kenan Evren ve arkadaşları “merkez sağ” ve “merkez sol” diye o güne kadar siyasi literatürde olmayan iki yeni tanımlama icat ettiler.
MDP’yi merkez sağ, HP’yi ise merkez sol olarak tanımladılar ki iktidar adayları MDP Anamuhalefet Partisi de HP olacaktı.
Özal’ın ANAP’ı ise demokrasideki çok sesliliği temsil etmesi için “dolgu partisi” olarak tanımlanıyordu.
O günlerde çalıştığım Haldun Simavi’nin günlük bir milyon tirajlı Günaydın Gazetesinin Ankara Temsilcisi Bekir Coşkun yaptığı toplantıda, “Sunalp Paşa Başbakan olacak, sen de Başbakanlık muhabiri olarak onu izleyeceksin Orhan” diye görev verdi.
Haldun Bey ise, “askerden de bürokrattan da başbakan olmaz. Onlara muhalefet yapacak ve Özal’ı destekleyeceğiz” talimatı verdi.
Sunalp ve Özal ile ilgili anılarımı daha önce kısaca yazmıştım, tekrar etmeyeyim.
Özal ANAP’ı kurarken, “ne sağcıyız, ne solcu biz 4 eğilimi de kucaklayacağız” diyerek milliyetçi, muhafazakar, sosyal demokrat ve liberal düşünceye sahip birçok yeni siyasetçiyi ve az sayıda usta siyasetçiyi partisine alarak teşkilatlarını ve genel merkezini oluşturdu.
O günlerde Özal’ın kadrosunda yer alan, Ekrem Pakdemirli, Mesut Yılmaz, Mustafa Taşar, Veysel Atasoy, Ahmet Karaevli, Kazım Oksay, Cengiz Altınkaya, Cengiz Tuncer, Kaya Erdem, Mükerrem Taşçıoğlu, İmren Aykut, Sefa Giray, Mustafa Kalemli, Cemil Çiçek, Lütfullah Kayalar, Vehbi Dinçerler, gibi isimlerin hiç birisini kamuoyu tanımıyordu.
Ancak Özal’ın medya ile kurduğu mükemmel ilişki, ortaya koyduğu ekonomik ve siyasi hedefleri içeren seçim beyannamesi toplumda kısa sürede büyük beğeni yarattı.
1983 seçiminde tek başına iktidar olan Turgut Özal Türkiye’de “çağ atlama” diye tanımlanan birçok icraata imza attı.
Örnek vermek gerekirse, Türk Parasını Koruma Kanununu kaldırdı, ihracat ve ithalat rejimlerini tamamen yeniledi, Altın ithalini serbest bıraktı, telekomünikasyon ve teknolojide dev yatırımlar yaptı, otoyollar, havaalanları yaptı, yurt dışına çıkışları serbest bıraktı, özel üniversitelerin kurulmasını sağladı.
Bunları kuruluş hazırlıklarını sürdüren yeni merkez parti açısından hatırlattım.
Özal’ın Anavatan Partisinin kuruluş şekli ve devrim niteliğindeki hedefleri 12 Eylül’ün kudretli askeri darbecileri ile partilerini nasıl yendi ise Meral Akşener ve ekibi de 2019’da 17 yıla ulaşacak olan AKP’nin iktidarına son verebilirler.
Turgut Özal başarısını tekrarlayacak siyasetçi Meral Akşener’dir.
Yeter ki doğru adımlar atsın.
Bu arada başta Turgut Özal olmak üzere yazımda adı geçen tüm merhumlara Tanrı’dan rahmet diliyorum. Mekanları Cennet ruhları şad olsun.