Cumhurbaşkanı bir partinin il başkanını hedef alır mı, almalı mı? Yakışır mı yakışmaz mı? Yargısız infaz yapmalı mı, yapmamalı mı?
Türkiye Cumhuriyetinin, devletin ve milletin sembol makamı Cumhurbaşkanıdır. 16 Nisan referandumu sonucunda Erdoğan Cumhurbaşkanlığına AKP Genel Başkanlığını da ekledi.
Erdoğan Kaftancıoğlu tartışması ve özür dilenmesi konusuna gelelim. Burhan Kuzu ve AKP’li hukukçular yemininden “tarafsızlık” ilkesini çıkartmayı unuttukları için Cumhurbaşkanı hem taraflı hem de tarafsız oldu.
Geçtiğimiz Pazar günü CHP İstanbul il kongresi yapıldı ve Dr. Canan Kaftancıoğlu ilk kadın başkan oldu.
Sosyal medyada yayınladığı iddia edilen bazı mesajlar ve fotoğraflar bir anda ortalığa döküldü.
AKP’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını ne kadar çok önemsediği ve ilk kez seçilen bir kadın siyasetçiye bir il başkanına karşı nasıl bir hazırlık içinde olduğu ortaya çıktı.
Yandaş medyada bu yargısız infaza katılınca AKP’li siyasetçiler de “mal bulmuş Mağribi gibi” (büyük bir zenginliğe kavuşmuşçasına aşırı sevinç ve coşku ile) Dr. Canan hanım vesilesi ile CHP’ye saldırmaya başladılar.
Hele hele Cumhurbaşkanlığı hukukçuları da öylesine hazırlarmış ki onlar da hemen davaları açıp “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlamasında bulundular.
Cumhurbaşkanı mı Genel Başkan mı?
Türkiye Büyük Millet Meclisinde AKP Grup toplantı salonundan şöyle esip gürlüyor:
“Biz bu partinin başındaki zatın hezeyanlarını üzüntüyle takip ederken İstanbul’a bir il başkanı seçmişler ki tam bir facia.
Bu Tweet’ler de neler yok ki. Yüzünde poşu ile polise taş atmaya varıncaya kadar attığı Tweet’lere varıncaya kadar nasıl birisi! Her şey bir tarafa da Gazi Mustafa Kemal’in partisi kimlerin eline kaldı?
Ermeni soykırımı diyerek tarihimizi ve milletimizi aşağılıyor. Devlet katil değil seri katil diyor. Terör eylemlerinde ölenlerin suçunu devlete atıyor. Eylemci fotoğrafları ona ait değilse bile bu vandallığa sahip çıktığını gösteriyor.
Diğer paylaşımlarından Gezi olayları sırasında “Ananı da al haydi Taksim’e” diyerek provokasyonlarda bulunduğu anlaşılıyor”
Bir Cumhurbaşkanına ana muhalefet partisinin kadın il başkanına bu denli ağır şekilde hücum etmesi, bu Tweet’lerin doğruluğu kesinleşmemişken ve ortada bir yargı kararı yok iken suçlu ilan etmesi yakışır mı?
Eğer bu konuşan AKP Genel Başkanı ise Dr. Canan Kaftancıoğlu’nun Erdoğan’a yönelik sözleri neden “Cumhurbaşkanına hakaret” suçu olsun?
AKP Genel Başkanına siyasi bir eleştiri olamaz mı?
2 şapkası olan Erdoğan taraflı, tarafsız kişiliği ile kendi sarf ettiği ağır hakaret içeren sözleri AKP Genel Başkanı olarak söylüyor, kendisine siyasi eleştiri gelince de “Cumhurbaşkanına hakaret” suçlaması ile davalar açtırıyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Erdoğan’ı eleştiren sözlerine de dava üstüne dava açıldı.
Kaftancıoğlu’nun Erdoğan’ın hakaret dolu sözlerine verdiği yanıt da şöyle:
“Recep Tayyip Erdoğan’ın doğrudan şahsımı hedef almış olması benim açımdan çok memnuniyet verici olup, kendisine çok teşekkür ederim. Şahsımla ilgili yalan, yanlış iftira ve iddialarda bulunması, hedef göstermesi ise içinde bulunduğu durumun acziyetini göstermesi açısından manidardır.
Şahsi ikballeri uğruna devlet ve devlet kurumlarının yalan dolanlarla bu derece itibarsızlaştırılmasına vesile olanlarla başta Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere yargı önünde hesaplaşacağım. Son söz: Korkunun ecele faydası yoktur! Halkız, haklıyız, kazanacağız.”
Üsluba bakar mısınız? Cumhurbaşkanı kelimesi kullanılmamış ve sadece Recep Tayyip Erdoğan denilmiş.
Ayrıca Canan hanımın Erdoğan’dan bir Tweet nedeniyle defalarca özür dilemesi de olumlu bir adımdır.
CHP’liler de Kaftancıoğlu da değinmemiş ama ben Erdoğan başta AKP’lilerin CHP İstanbul İl Başkanlığına seçilen ilk kadın olan Dr. Canan hanıma saldırılarının gerekçesini açıklayayım.
Büyük bir siyasi hata ile Kadir Topbaş’tan boşalttıkları İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini kaybedeceklerini anladılar ki CHP’deki bu değişikliğe bu kadar büyük tepki gösteriyorlar.