En muhalif gazetecileri dahi dışlamadığı için “Tonton Özal” dendi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan rahmetli Cumhurbaşkanı Özal gibi hiç hoşgörülü olamadı. Özal iç ve dış gezilerinde uçağına, basın açıklamalarına, canlı yayınlara kendisine en sert muhalefet yapan Gazetecileri de alır, onlara asla kızmaz, ambargo koymaz sohbet ederdi…
Anavatan Partisini kurarak Kasım 1983 seçimlerinde tek başına hükümet olan merhum Turgut Özal’ı o günden vefatına kadar yurt içi ve yurt dışı temaslarında adım adım izledim.
Yaklaşık 35 ülkeye yaptığı resmi ziyaretleri Haldun Simavi’nin 1 Milyon tirajlı efsane Günaydın Gazetesi adına izlerken dikkatimi en fazla çeken Özal’ın aleyhine yazan gazetecileri hatta en ağır espriler bulunan karikatürleri yayınlayan sanatçıları dahi davet eder, özel uçağa alırdı.
Merhum Cumhurbaşkanı Özal onları incitecek ne tek bir kelime söyler ne de gazeteciler arasında ayrım yapardı.
Örnek vermek gerekirse merhum duayen gazeteci yazar Hasan Pulur’u en ağır eleştirileri yazdığı günlerde uçağına davet etmişti.
Diğer bir örnek kendisi, eşi Semra Özal hatta kızı Zeynep Özal hakkında müthiş eleştiriler yazan o günlerde Günaydın Gazetesi Ankara Temsilcisi bugün ise Sözcü Gazetesi yazarı Bekir Coşkun’u da sık sık davet ederdi gezilerine.
GIRGIR Türkiye’nin 1 Milyon tirajı aşan efsane mizah dergisi idi o günlerde. Merhum Oğuz Aral ve kardeşi Tekin Aral harika karikatürleri ile Özal’a çok ağır muhalefet yaparlardı.
Hatta Özal beni arar ve en ağır eleştiri olan karikatürün orjinalini ister ve Başbakanlık Konutunun duvarlarına asardı.
Ne müthiş bir hoşgörü değil mi?
Bu örnekler o kadar çok ki yazsam sayfalar dolar.
Nazlı Ilıcak, Mehmet Barlas, Hasan Cemal, Ertuğrul Özkök gibi muhalif ve destekçi gazeteci yazar merhum Özal’ın gezilerine davet edilir ya da kendileri başvurarak hiçbir ambargoya tabii olmadan kabul edilirlerdi.
O Gazeteciler Özal’a en zor, ağır, sert sorular sorar, Özal ise büyük bir olgunlukla bu soruları yanıtlardı.
Gelelim günümüze.
Recep Tayyip Erdoğan olsun sevenleri olsun hep Özal ile mukayese ediyorlar uygulamalarını, icraatlarını.
Ancak görülen o ki Erdoğan, hoşgörü ve medya özgürlüğü açısından Turgut Özal’la taban tabana zıt.
Erdoğan bırakın uçağına döneminde Başbakanlığa günümüzde ise Cumhurbaşkanlığına dahi karşıt gazetecileri sokmuyor, davet etmiyor, görüşmüyor.
Erdoğan ve kadrosu Gazetecilerin sorularına dahi tahammül edemiyor, sorulacak soruları önceden öğreniyor ve beğenmedikleri soruların sorulmamasını sağlıyorlar.
Sadece Erdoğan değil ki Başbakanı da Bakanları da ayni zihniyet ve uygulamada.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a öneriyorum;
Toplantılarınıza, gezilerinize Bekir Coşkun, Emin Çölaşan, Fatih Portakal, İsmail Küçükkaya, Tarık Toros, Nazlı Ilıcak, Ertuğrul Özkök, Can Dündar, Erdem Gül ve tabii beni de davet etsenize. Etmezseniz onların müracaatlarını kabul etsenize, çıktığınız canlı yayınlara onlarla katılsanız ya…
İşte bu önerimi yaparsanız Tonton Özal gibi siz de tüm medyanın sevdiği bir insan olabilirsiniz.
Bakın insan diyorum. Yani makam, mevki ve icraatlarınızı eleştirebilirler ama insanlığınıza, hoşgörünüze tek bir kelime demezler.
Beni dinler misiniz? Hiç sanmam.