Vücudundaki suyun ancak bir kısmının 8 Kasım 1938 günü saat 19.00 sularında alınmasına rağmen Gazi Mustafa Kemal Atatürk, yani suyun alınmasından 30 saat sonra, başucunda duran Dr. İrdelp’e dikkatle bakmış ve “Aleykümselam” demiş 79 yıl önce bugün 9 Kasım 1938’de kendinden geçmiştir. Atatürk’ün son sözü bu olmuştur.
Hasan Rıza Soyak’ın aktardığı budur, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu büyük önder maalesef komadadır.
ATATÜRK’ÜN HASTALIĞINA TANI KONUYOR:
22 Ocak 1938: Atatürk’ü muayene eden Prof. Dr. Nihat Reşat Belger anlatıyor:
“Atatürk Termal Oteli’nde beni çağırttı. Bir süredir bacaklarında hissettiği kaşıntıya çare bulmamı istiyordu. Bacaklarından sonra karnını ve bilhassa karaciğerini muayeneye koyuldum. Ve derhal gördüm ki Atatürk’ün karaciğeri üç parmak büyümüş ve sertleşmiştir…”
ZATÜRREEYE RAĞMEN ÇALIŞMA
6-8 Şubat 1938: Atatürk’ün zatürree kapmış olduğu yazılmıştır.
İNGİLİZ BÜYÜKELÇİSİ’NE BİLGİ
24 Şubat 1938: Dışişleri Bakanı Dr. Tevfik Rüştü Aras, ilk defa 24 Şubat akşamı, Atatürk’ün zatürree rahatsızlığı konusunda İngiliz Büyükelçisi Sir Percy Loraine’e gizlice bilgi veriyor ve Büyükelçi, ertesi gün “çok gizli” olarak Londra’ya rapor ediyor.
PROFESÖR FIESSINGER ANKARA’DA
28 Mart 1938: Atatürk’ün rahatsızlığı biraz daha artınca hükümet Fransa’dan, tanınmış bir karaciğer hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Fiessinger’i Ankara’ya davet etmişti. Fransız Doktor, Türk doktorlarının görüşlerini tamamen kabul etmiş, Atatürk’ün, Türk doktorların tavsiye ettiği tedaviye devam etmesini uygun görmüştür.
İLK RESMİ AÇIKLAMA:
30 Mart 1938: Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği, Anadolu Ajansı aracılığıyla şu resmi bildiriyi yayımladı: “Türkiye Reisicumhuru Atatürk, geçen Ocak ve Şubat aylarındaki Yalova, Bursa ve İstanbul seyahatlerinde kuvvetli bir grip geçirmişlerdi; Ankara’ya avdetlerinde grip nüksettiğinden konsültasyon için Fransa’dan Prof. Fiessinger davet edildi. Prof. Fiessinger, tetkik ve muayene neticesinde, Atatürk’ün sıhhatinde ehemmiyete şayan bir vaziyet olmadığını tespit etmiş ve kendilerine bir buçuk ay kadar istirahat tavsiyesini kâfi görerek avdet etmiştir.”
BAYRAMA KATILIYOR:
19 Mayıs 1938: Atatürk, Ankara’da düzenlenen Gençlik Bayramı töreninde hazır bulundu. Böylece, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın ağır hasta olduğu, artık devlet işlerini yürütemeyeceği, görevinden çekilmek zorunda kalacağı yolunda inatla yayın yapanlara bir cevap vermiş oldu.
HATAY İÇİN YURT GEZİSİNE ÇIKIYOR
20-24 Mayıs 1938: Atatürk, tam iyileşmemişti ama milli dava olan Hatay’ı, kendi sağlık sorunundan daha önemli saymıştı. Yorulmaması için kendisine vuku bulan bütün ricalara rağmen kalkmış; bir siyasi gayenin tahakkuku için yine, hatta bu kere daha yorgun argın, Hatay’a gitmiş, orada resmi geçitte hazır bulunmuş. Güneşin altında saatlerce ayakta kalmış; büsbütün yorulmuştur.”
SAVARONA’DA
1 Haziran 1938: Cumhurbaşkanlığı için satın alınmış olan Savarona yatı İstanbul’a gelmiş, Atatürk’ün hemen Saray’dan Savarona yatına nakli uygun görülmüştü.
SON KABİNE TOPLANTISI
9 Temmuz 1938: Bakanlar Kurulu, Savarona yatında ve Cumhurbaşkanı Atatürk’ün başkanlığında toplanmıştı. 3.5 saat sürmüştü.
HALKA VEDA
10 Temmuz 1938: Hasan Rıza Soyak anlatıyor: “Acar motoruyla bir gezintiye çıktı, boğazın her iki kıyısını bir anda dolduran sayısız vatandaş kitleleri de saatlerce sevinç nidaları ve sürekli alkışlarla Boğazı inletmişlerdi.”
DOLMABAHÇE’YE GEÇİŞ
25 Temmuz 1938: Dr. Nihat Reşat Belger diyor ki: “Vaziyetin açıktan açığa ağırlaşmaya gittiğini görünce, Atatürk’ün yattan Saray’a taşınmasını istedik. Bunu kendi de uygun buldu.”
‘30 AĞUSTOS BENSİZ’
28 Ağustos 1938: Dolmabahçe Sarayı’nda Atatürk, Sabiha Gökçen’i kabul ederek dedi ki:
“30 Ağustos’u bensiz kutlayacaklar! Oysa o kadar isterdim ki törene katılmayı. Çocuklarımızı görmeyi, modern araç ve gereçlerle donanan ordumuzun geçişini görmeyi… Biliyor musun Gökçen, bayrağımızı da özledim; onun şöyle anlı şanlı dalgalanışını, göklerle bütünleşmesini”
VASİYETNAME
5 Eylül 1938: Atatürk, Dolmabahçe Sarayı’nda, kendi el yazısıyla kendi vasiyetini yazdı.
KOMAYA GİRİYOR
16 Ekim 1938: Atatürk akşama doğru ağır bir komaya girdi. Tedavi eden ve danışman doktorlar gece saat 22.45’te hazırladıkları ortak raporda vahim durumu şöyle dile getirdiler. “Atatürk kendisini ve etrafındakileri tanımıyor ve sorulan suallere cevap vermiyor; her şeye karşı kayıtsız ve kendisini uyandırmak mümkün olmuyor. Refleksler çok hafif, umumi duyarlık azalmış; küçük ve hafif hareketler alınabiliyor.”
KOMADAN ÇIKIŞ
21 Ekim 1938: Prof. Neşet Ömer İrdelp bana; ‘Senin sesine çok alışıktır, hitap et bakalım!’ dedi. Başucuna biraz daha yaklaşıp seslendim: ‘Atatürk!’ Yine, tekrar ededurduğu sözleri kesti ve cevap verdi: ‘Efendim…’ Devam ettim: ‘Nasılsınız Efendim?’ Hiç gecikmeden; ‘İyiyim…’ dedi.”
ATATÜRK ÜZGÜN
28 Ekim 1938: Atatürk akşam Sabiha Gökçen’i kabul etti ve şunları söyledi: “Yarın bayram değil mi Gökçen? Bu günü halkımla, halkımın içinde kutlamak isterdim. Beni Cumhuriyet Bayramı’nda halkımdan uzak tutan bu hastalığa lanet ediyorum.”
VEDALAŞMA
6 Kasım 1938: Tedavi eden ve danışman doktorlar, kız kardeşi Makbule Atadan, evlatlık kızları Afet İnan ve Sabiha Gökçen Atatürk’ü 30 dakika ziyaret ettiler, konuştular.
Bu buluşma, vedalaşma ve helalleşmeleri olmuştur da denilebilir. Çünkü Atatürk ertesi gün son komaya girecek ve bir daha onları göremeyecektir.
… VE GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK KOMADA, YARIN 10 KASIM 1938