Siyasi partilerde demokrasinin “d” sinin olmadığını herkes bilir. Partilerin Genel Başkanlık koltuğuna oturanlar başarısızlıklarında dibe vursalar da “istifa” nedir bilmezler.
Genel Başkan seçilir seçilmez il ve ilçelerdeki örgütlere kendi yandaşlarını getirir ve siyaseten partide tam bir hegemonya kurarlar.
Parti üst yönetimlerini de kendi yandaşlarından oluştururlar.
Partilerde genel başkanlar konuşur ama izin vermediği kimse konuşamazlar ki hele hele genel başkanlarını asla eleştiremezler.
Partileri oy kaybeder, seçim kaybeder, iktidar olamaz ki bunları hiç biri önemli değildir genel başkanlar için.
İşte MHP’de de bugünlerde yaşananlar tam da yukarıda anlattığım gibidir.
Delegeler kurultay ister, genel başkan Devlet Bahçeli “olmaz” der.
Delegeler yeterli hukuki sayıya ulaşarak partilerine “tüzük kurultayı” toplanması için başvururlar, Devlet Bahçeli, “olmaz“ der.
Delegeler mahkemeden tüzük kurultayının yapılması kararı çıkartır, Devlet Bahçeli “olmaz” der
Bu arada her nasılsa, “mahkeme kararını Yargıtay’a götürdük o kararı bekliyoruz tüzük kurultayı için” der ama aksilik bu ya Yargıtay’da, “tüzük kurultayı yapılmalı” der ama Devlet Bahçeli yine “olmaz” der.
Bu arada yakın ilişkide olduğu ve sonsuz destek verdiği AKP’nin kurmayları da devreye girerler ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından ve Çankaya İlçe seçim kurulu başkanlığından “kurultay yapılmaz” kararı çıkarttırılır.
Devlet Bahçeli’ye karşı olan 4 genel başkan adayı vardır ama içlerinde bir tanesi kamuoyunda her partiye oy verenlerden büyük bir destek yakalayan Meral Akşener’dir.
Devlet Bahçeli’nin attığı “FETÖ’cü” çamuru tüm çabalarına rağmen Meral hanıma yapışmaz.
Sen misin Genel Başkan’a rakip olan diye MHP’den ihraç ederler Meral hanımı.
Tabii canım büyük suçtur Genel Başkan’a karşı aday olmak, tüzük değişikliği sağlamak ve seçimli genel kurul istemek.
Neyse bu günler yaşanırken sıra Meral hanıma destek veren Yeniçağ yazarlarına gelir.
“FETÖ operasyonu” çerçevesinde 4 yazar gözaltına alınır ki bütün ülkücü taban bu yazarların asla FETÖ ile ilgili olmadığı bilir.
Bu günlerde geçer ve sıra mahkemenin tüzük kurultayı yapılması için atadığı çağrı heyetine gelir.
Devlet Bahçeli talimat verir ve MHP Disiplin Kurulu, Çağrı Heyeti’ni oluşturan Ayhan Erel, Ali Sağır ve Mehmet Bilgiç’in ihracına karar verir.
Bu arada Devlet Bahçeli’ye muhalefet yapan ve genel başkan adaylıklarını açıklayan 4 MHP’liye destek verdikleri için MHP’nin il ve ilçe başkanlıkları da Genel Merkez tarafından fesih edilir.
İşte MHP’de demokrasinin olmadığının en önemli delilleri bunlardır.
Devlet Bahçeli beybabasının malı gibi MHP’yi yönetmekte, parti gerek ülkücü taban gerekse seçmen nezdinde büyük bir hızla destek kaybetmektedir.
Ama “küçük olsun benim olsun” anlayışı ile Devlet Bahçeli genel başkanlık döneminde seçim üstüne seçim kaybetmesine hatta 1 Kasım seçiminde HDP’nin altında milletvekili çıkartılmasına neden olmasına rağmen koltuğunu bırakmamakta hatta AKP’ye destek olmaya devam etmektedir.