Türkiye ile Amerika arasındaki dostluk ilişkileri Başkanı Barack Obama döneminde hiç de iyi yürümedi. Terör, Türkiye-Irak ilişkileri, Suriye operasyonu ve İran ile Türkiye ilişkilerinde Amerika Türkiye’yi hep yalnız bıraktı. Darbeci Fethullah Gülen’i Türkiye’ye iade etmemesi ise Obama döneminin en büyük krizi oldu.
Demokratların adayı Hillary Clinton Başkanlık yarışında partisinin Obama döneminde uyguladığı PYD/YPG politikasına daha fazla önem vererek “müttefikimiz” dediği Kürt gruplarını daha fazla silahlandıracağını açıkladı.
Türkiye’nin yıllardır haykırdığı, “PYD/YPG terör örgütü PKK terör örgütünün uzantısıdır ve Türkiye aleyhine terör faaliyetlerinde PKK’ya önemli destek vermektedir” şeklindeki itirazlarına Obama hep kulak tıkadı.
Şimdi yeni Başkan Donald Trump dönemi başlıyor ki Cumhuriyetçiler 1928’den bu yana hem Temsilciler Meclisinde hem de çoğunluğu elde etti.
Bu durumda Trump tarihi bir fırsat yakaladı ki AK Parti’nin 2002’den bu yana tek başına iktidarı elde ettiği güce kavuştu.
Bu güç ile Trump’dan Türkiye’nin birinci öncelikle beklentisi kuşku yok ki Fethullah Gülen’in Türkiye’ye iadesidir.
İkinci önemli beklentisi PKK’nın uzantısı ve işbirlikçisi PYD/YPG adlı terör örgütüne yapılan silah ve mühimmat gibi tüm yardımların durdurulmasıdır.
PKK terörü ile mücadelede ve Kandil’in temizlenmesinde Amerika’nın siyasi ve askeri desteği Türkiye’ye acilen verilmelidir.
Üçüncü beklenti Irak-Türkiye ilişkilerine ağırlığını koyması ve iki ülke arasındaki sorunların aşılmasıdır.
Dördüncüsü Suriye politikasıdır. Esad’ın Rusya tarafından koruma altına alınması sonrası Amerika Suriye politikasında Türkiye’yi yalnız bırakmıştır.
Türkiye’de bulunan 3 milyon Suriyeli mültecinin ikamet ve barınma konularında da Amerika dişe dokunur maddi ve manevi hiçbir destek vermemiştir.
Amerika’nın terör örgütleri ile değil Türkiye ile müttefik olmalı ve uzun yıllara dayalı Türk-Amerikan dostluğu daha da başarılı ve gerçekçi şekilde hızla kurulmalıdır.