Uzan’lara yeniden yargılanma imkanı

PARALEL YAPININ İLK İNFAZINI
HANEFİ AVCI İTİRAF ETTİ..!

“Haliçte Yaşayan Simonlar” kitabında Uzan Grubu operasyonu hakkında itiraflarda ve hatta iftiralara yer veren dönemin Emniyet Müdürü Hanefi Avcı, Uzanlar’ın BDDK yasasının iptali için açtıkları davaları ve diğer başvurularını Adalet Bakanlığı ile birlikte nasıl engellediklerini 261. Sayfada itiraf etti.
İşte Avcı’nın itirafları:
“ 5020 sayılı yasa el konulan banka sahiplerinin tüm mal varlıklarına el konulmasını sağlıyordu. Uzanlar bu hükmün iptali için Anayasa Mahkemesine gitmek amacıyla İstanbul idare mahkemesine başvurdular. Durumu haber aldık ve Adalet Bakanlığı ile birlikte mahkeme başkanına haber verdik ve yapılmak istenen hile daha anayasa mahkemesine gitmeden önlenmiş oldu.”
Uzanlann yapacağı her manevrayı, hileyi önceden haber alıyor ve ilgili kurumlan uyarıyorduk. Uzanlar ise hiç boş durmuyor her zaman bir şeyler çevirmeye çalışıyorlardı; ama iki yıl boyunca her hamlelerini tespit ederek önlemeyi başardık.
13 yıl önce Paralel yapı Türkiye’nin en büyük gruplarından Uzanlar’a karşı büyük bir algı operasyonu başlattı ve yaklaşık 42 bin kişinin çalıştığı, yıllık cirosu 13-14 milyar dolar olan gurubu yandaş Polis, Savcı, Hâkimler ve Adalet bakanlığından aldığı destek ile Anayasa ve yasal haklarını kullanma imkanı vermeden çökertti.
Uzan Grubunun 2 Bankası, Holdingleri, Telsim, Çukurova (ÇEAŞ), Kepez Elektrik, Çimento Fabrikaları, Star TV, Kral TV başta Radyo ve Televizyonları, Demir Çelik Fabrikaları, Seat Otomobil Türkiye bayiliği gibi 250’den fazla şirketleri vardı.
12 Haziran 2003’de Polis ÇEAŞ ve KEPEZ’i Enerji Bakanlığının bir yazısı ile basarak Uzan Grubu yöneticilerini zorla çıkardı ve şirketlere el koydu.
5-6 gün sonra ise herhangi bir yargı kararı olmadan Bakanlar Kurulu “ İşletme Hakkı Sözleşmesini” tek taraflı feshetti.
Enerji Bakanlığı, ayni sözleşme ile özelleşen İstanbul Anadolu Yakası işleticisi yani kiracısı Aktaş Elektriği ise mahkeme kararı ile tahliye etmişti.
3 Temmuz 2003 tarihinde ise İmar Bankası ve Adabank’a Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na (TMSF) devredilerek etkinliğine son verildi.
O tarihte, “Bankasına el konulan şirketlerin ve sahiplerinin tüm mal varlığına el konur” hükmü yoktu.
Ancak Cemaatin hedefi ve gözü Uzanlar’ın Şirketlerini ele geçirmekti.
Bu amaçla 12 Aralık 2003’de Tasarruf Sigorta Fonu (TMSF) yasası çıkartılırken Cemaatin önerisi ile, “Bankasına el konulan şirketlerin ve sahiplerinin tüm mal varlığına el konur” hükmü de eklendi.
Bu hükmün yasa yayınlandığı tarihte yürürlüğe girmesi gerekirdi ama yasaya eklenen, “Son 2 yıl içinde Bankasına el konulanlara da uygulanır” hükmü eklendi.
Yani dünya hukuk sisteminde olmayan “ geriye doğru suç “ uygulaması Anayasa’ya da aykırı şekilde yasalaştı.
İşte bu yasa ile 12 Aralık 2003’den sonra Uzan Grubunun ve sahiplerinin tüm mal varlığına el konuldu.
İşte Hanefi Avcı’nın yalan-yanlış yorumları ile Uzan Grubunun yargıda hak aramasını engelledikleri konu budur.
İşte Uzan’lar bu ve diğer Anayasal ve yasal hakları için Mahkemelere ve Anayasa Mahkemesine davalar açtılar ve açmak istediler.
Ancak Cemaat ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Terörle Mücadele Daire Başkanı Hanefi Avcı’nın itiraf ettiği şekilde devlet gücü devreye girdi ve Uzan Grubunun bu tür tüm hukuki başvuruları Adalet Bakanlığı ve Polis işbirliği ile engellendi.
Açılan davaları da kaybetmeleri sağlandı.
Sonuç olarak söylemek gerekir ki Ergenekon, Balyoz, Casusluk ve Şike davaları gibi Uzan’lar da yeniden yargılanmalı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir