AK Partinin tek başına iktidar olduğu 13 yılın sonunda 7 Haziran’da ortaya çıkan seçmen kararı Türkiye’nin koalisyon hükümeti tarafından idare edilmesi idi. 2 ay süresince Cumhurbaşkanı Erdoğan ve 4 partinin Genel Başkanları görüşlerini açıkladılar.
Şimdi tek tek siyasetin bu unsurlarının değerlendirmesini daha geniş bazda yapalım.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: 7 Haziran seçimi öncesi yaptığı miting ve toplantılarda “Başkanlık” sistemi üzerinden seçmene mesajlar verdi, AK Parti’nin tek başına iktidarda kalması için büyük çaba sarf etti.
AK Parti seçimden birinci parti olarak çıktı ama tek başına iktidar olamadı.
4 partili Meclis’te muhalefet partilerinin seçim öncesi gerek Cumhurbaşkanlığı Saray Külliyesine, gerek 17-25 Aralık yolsuzluk ve rüşvet olayına karşı tepkileri Erdoğan’ı zorda bıraktı.
Bu zorluğu atlatmanın yolu olarak Erdoğan, “ Erken Seçim, hatta daha sonra AK Parti azınlık hükümeti ile erken genel seçim “ baskısı yapmaya başladı.
Özellikle PKK terörünün artmasının seçmeni 13 yıllık AK Parti iktidarını arar hale getireceğine inanan hatta HDP’nin barajı bu kez geçemeyeceğine inanan Erdoğan’ın erken genel seçim kararında ısrarlı olduğu görülüyor.
AK Parti Ahmet Davutoğlu: Elbette Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyasi kararlarını uygulamak durumunda hatta zorunda olan bir partidir AK Parti. CHP ile yürüttüğü görüşmeler sonucunda 10 Ağustos Pazartesi günü Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşecek olan Davutoğlu eğer CHP’nin isteklerinin karşılanabileceğine ikna olduysa Koalisyonun kurulmasın için el sıkışabilecek.
AK Parti ve CHP’nin “olmazsa olmaz” talepleri var. Bu talepler karşılıklı fedakarlıklarla komisyon çalışmalarında belirli bir noktaya getirildi.
AK Parti’de tek karar merci Genel Başkan ve Parti Merkez Yönetim Kurulu ama alınacak kararların Erdoğan’ın onayından geçmesi de partinin bir diğer gerçeği.
İngilizler fifty-fifty ( yarı yarıya ) derler ya biz AK Parti-CHP koalisyonunun kurulmasını Erdoğan faktörünü de dikkate alarak fifty-fifty diye yorumlayalım.
CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu: Meclisin ikinci büyük Partisi CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu AK Partisiz bir hükümet için çaba gösterdi hatta Başbakanlığı Devlet Bahçeli’ye önerdi ama karşılık alamadı.
Kalan tek çare AK Parti ile koalisyon kurmak idi ve Davutoğlu’nun bu çağrısına olumlu yanıt verince iki parti heyetleri danışma kurulları toplantıları ile genel başkanlarına raporlarını sundular.
Pazartesi günü saat 18.00’de Davutoğlu Başbakanlık resmi konutunda Kılıçdaroğlu’nu ağırlayacak.
Tamam mı, devam mı? Kararı bu görüşmede netlik kazanacak ama bilinen şu ki CHP koalisyondan yana bir tavır içinde. Ancak Erdoğan-Davutoğlu kararı bekleniyor.
MHP ve Devlet Bahçeli: 8 Haziran sabahın ilk saatlerinden başlayarak “muhalefette” kalacaklarını beyan eden Bahçeli 2 aylık sürecin en çok tartışılan siyasetçi oldu. Meclis Başkanlığı seçiminde AK Parti’nin ekmeğine yağ süren MHP hiçbir koalisyona evet demediği gibi siyaset dalga geçer gibi AK Parti-CHP koalisyonunu diline doladı. Erdoğan’ın azınlık hükümeti ile erken seçim çağrısına önce olumlu yanıt veren MHP daha sonra “AK Parti stepnesi” damgası nedeniyle geri adım attı ve karşı olduğunu açıkladı. CHP ile azınlık hükümetine HDP’ nin vereceği muhtemel destek nedeniyle olumlu bakmayan Bahçeli, HDP’ye oy veren bir kısım seçmeni “şerefsizler” olarak yaftalaması büyük tepki yarattı.
HDP ve Selahattin Demirtaş: 7 Haziran seçimi öncesi % 10 barajı aşıp aşamayacağı belli olmayan ve çeşitli senaryolar üretilen HDP % 14’e yakın oy oranı ile sürpriz bir sonuç aldı. İster emanet, ister kalıcı oylarla olsun MHP ile ayni sayıda 80 Milletvekili ile Meclis’e girdiler.
7 Haziran’da eş başkan Demirtaş’ın ortaya koyduğu tablo kuşku yok ki emanet oylarında etkili oldu.
Ancak 7 Haziran sonrası hortlayan PKK terörü HDP’yi zora düşürdü. Her ne kadar “ kan akmasın” mesajları veriyorsa da terörün devamının sorumluluğu sadece siyasetçilerin değil vatandaşların tarafından da HDP’ye fatura ediliyor.