Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı tahlil edelim
Rus uçağının düşürülmesi sonrası Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaşanan çok sert gerginlik üzerine şöyle bir düşündüm.
Kaddafi, Bin Ali, Esad, Peres, Uzan, Baykal, Gülen ve Gül ile ilişkileri gözümün önüne geldi. Erdoğan çok samimi ve dost olduğu insanlarla bir süre sonra sokak tabiri ile “kanlı bıçaklı düşman” oluyor.
Başbakanlığı döneminde Libya ziyaretinde Kaddafi ile çok iyi ilişkiler kurdu Recep Tayyip Erdoğan.
Türk işadamları Amerika ve batının Libya’ya uyguladıkları ambargoya rağmen milyar dolarlık en büyük işleri alıyorlardı Kaddafi’den.
Hatta 1974’de Kıbrıs Barış Harekâtını siyaseten destekleyen Kaddafi uçak yakıtı başta olmak üzere Türkiye’ye askeri yedek parça desteği de vermişti.
“Arap Baharı” Amerika tarafından başlatılınca Erdoğan iyi ilişkileri bulunan Libya Lideri Kaddafi’nin, Tunus lideri Zeynel Abidin Bin Ali’nin Suriye Devlet Başkanı Başer Esad ile düşman oldu. Bunların devrilmesi için “Arap baharı”na destek verdi.
Saddam’da ayni rüzgârla devrilmesini Türkiye’de destekledi.
Erdoğan ve Esad eşleri ile Türkiye’de tatil yaptılar, iki ülke arasında vizeler kalktı hatta Erdoğan Fenerbahçe’yi Şam’a götürdü ve Esad ile birlikte maç izledi.
Ancak Türkiye ile Suriye arasındaki bahar kışa döndü.
Erdoğan Esad’ı devirmek için her türlü siyasi desteği açıkça ortaya koydu. Esad muhaliflerine “insani yardımlar” göndertti.
Mısır’da Genelkurmay Başkanı Sisi, seçimle gelen Müslüman Kardeşler lideri Mursi’yi darbe ile devirip hapishaneye atınca Erdoğan, “Rabia” ile Mursi’ye destek verirken Amerika ve Avrupa ülkeleri Sisi’nin yanında yer aldılar.
Türkiye İsrail ilişkileri askeri ve ticari işbirliği ile sorunsuz giderken One Minute sözü ile sloganlaşan kavga İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres ile Erdoğan arasında patlak verdi. İki ülke ilişkileri hala donuk durumda.
Gelelim yurt içine. 2002 seçimlerinden önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan Uzan gurubu ile iyi ilişkiler içerisinde iken 2002 seçimine Genç Parti ile girip % 8’e yakın oy alan Cem Uzan’ı rakip görerek tüm şirketlerine TMSF tarafından el koyup Uzan gurubunu ticaret hayatından yok etti.
2002 seçimlerinde Genç Parti sayesinde tek başına iktidar olan AK Parti’nin yasaklı Genel Başkanı CHP lideri Baykal kısa süre sonra Erdoğan tarafından en ağır şekilde siyasi saldırılara uğradı. Ve CHP Genel Başkanlığını kaybetmek zorunda kaldı.
Yıllardır iyi dost olan Fethullah Gülen cemaati ile Erdoğan ve AK Parti camiası 2002 seçimlerinden sonra büyük bir işbirliğine girdiler.
Polis teşkilatına, Bürokrasinin kilit noktalarına, Adalet Bakanlığına, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu ile tüm camiaya Gülen Cemaatinden atamalar yapıldı.
Gülen Cemaatinin medya kuruluşlarında yaygınlaşmasının yolu açıldı. İlk, orta, lise, Üniversiteler açan Gülen Cemaati tüm Türkiye’de dershanelerde büyük bir yayılmaya imza attı.
Gülen Cemaatinin ilk hedefi Silahlı Kuvvetler, Gazeteciler, Aydınlar, rektörler oldu. Ergenekon, Balyoz, Casusluk, Şike gibi davalarla Silivri doldu taştı.
“Bu davaların savcısıyım” diyen Erdoğan Yargı kararlarının beklenmesini ve etkilerinin olamayacağını söyledi o dönemde.
Erdoğan hükümeti dershaneleri kapatma kararı alınca adeta yer yerinden oynadı. Çünkü Cemaate yakın polisler ve savcılar 17-25 Aralık’ta 4 Bakanın yolsuzluk dosyalarını ortaya koydular.
İşte o noktada da Erdoğan ile Gülen cemaati arasındaki bağlar Erdoğan’ın, “aldatıldık, kandırıldık” diye çok set şekilde koptu. Erdoğan daha sonra “bana ihanet ettiler” dedi.
Kavga o kadar hızlı yürüdü ki, Cemaatin Paralel Yapısının çökertilmesi için polisler, savcılar hâkimler, işadamlarına operasyonlar yapıldı ve halen de devam ediyor.
Ve Erdoğan’ın “kardeşim” diyerek Cumhurbaşkanı seçtirdiği Abdullah Gül ile Erdoğan’ın arasına da kara kedi girdi.
Sonuç olarak Erdoğan’ın “samimi ve kardeş “ kadar yakın gördüğü gerek yabancı, gerek Türk kişiler önce iyi dost sonra teşbihte hata olmaz düşman oldular.