Denilen o ki MİT Müsteşarı Hakan Fidan 15 Temmuz günü saat 16.00’da Genelkurmay Karargahında Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar ile görüşüp darbe hareketliliğini ihbar etmiş.
Akar Paşa’da Birliklere talimatlar yağdırırken örneğin tüm savaş uçaklarının uçuşlarını yasaklayıp havada olanlarında üslerine dönme talimatı vermiş…
Peki, o gün Hulusi Akar Paşa neden Karargahta öncelikle kendisi için gerekli güvenlik önlemlerini almamış ya da alamamış?
Böyle bir darbe girişiminin önlenmesi için Genelkurmay Başkanlığının A veya B hatta C planları yok muymuş?
İhanet şebekesinin içinde yaveri dahi olunca Akar Paşa’nın nerede olursa olsun rehin alınma ihtimali elbette yüksekmiş.
Ancak koca MİT Müsteşarı, “ darbe geliyor” bilgisini verince Genelkurmay Başkanının ve Kuvvet Komutanlarının uygulaması gereken plan nedir, hatta böyle bir plan var mıdır?
Gerçekten anlaşılması çok zor bir durum.
Bir kere Akar Paşa’nın yaverinin yanı sıra ihanet şebekesine hizmet eden yüzlerce subay var bu darbe girişiminin içinde.
Fethullah Gülen terör örgütü için yıllarca yetiştirilen subay, astsubay, uzman çavuşlar harekete geçiyorlar ama kilit isim olan Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar Türkiye’nin yeni Kenan Evren’i olmayı kabul etmiyor ve işte o noktada darbe girişiminin kırılma noktası oluşuyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın kararlı duruşu ve halkı meydanlara çağırması ile Türk Polis Teşkilatının darbe karşıtı direnişi darbecilerin başarıya ulaşmasını engelliyor.
Çok da iyi oluyor.
Tamam, ama ben yine o 4 saate döneceğim.
Kurmay subay eğitimi alan generaller başta savaş olmak üzere her türlü olaya karşı plan yapma, taktik oluşturma gibi tüm strateji eğitimini alıyorlar.
Demek ki bir darbe girişimi karşısında Türk Ordusunun komuta merkezi olan Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlarının korunması için hiçbir planlama yapılmamış.
Cumhurbaşkanı ve Başbakan Ankara’nın Şehir merkezinde kalan Genelkurmay Başkanlığı ile Kuvvet Komutanlıklarının şehir dışına taşınacaklarını açıkladılar.
Bu karar Ankaralı olarak beni trafik yoğunluğunu azaltmasını sağlayacağı için sevindirir.
Ancak olası benzer darbe girişimlerinin önlenmesi için asla yeterli değildir.
Öyle yasalar çıkartmak gerekir ki darbe fikrini aklından geçiren dahi en ağır cezalara çarptırılmalıdır.
Genelkurmay Başkanlığının yeniden yapılandırılması ve bu darbe girişiminde olduğu gibi baskına uğramaması için her türlü tedbirler acilen alınmalıdır.
O Karargahta görev alacak tüm personel çok titiz bir denetimden geçirilmelidir.
Bu kadar Hakim, savcı, polis, asker, memur, öğretmen açığa alındı ama “uyku” modunda olanlara bence henüz el atılmadı.
İşte Polis istihbarata ve MİT’e düşen şimdi bu uyku modunda olup saklanan FETÖ’cüleri de ayıklamaktır.