Amerika ve Avrupa Birliği ülkeleri ile çok güzel dayanışma içindeydik ki AB tam üyelik kapısını da aralamıştı.
Rusya ile ticaret ve turizm başta olmak üzere rekorlara imza atan gelişmeler her yıl üstüne koyarak artıyordu.
Orta Doğu ülkeleri ile ticaretimiz de siyasetimiz de çok olumluydu ve mütahitlerimiz başta ihracatçılarımız rekor işlere imza atıyorlardı.
Yunanistan ile başta Kıbrıs sorununa çözüm bulunması olmak üzere ikili ilişkiler çok olumlu hale gelmişti.
Türk Cumhuriyetlerinde güven yaratan Türkiye kardeş ülkeleri ile de giderek artan siyasi, ticari ve ekonomik ilişkiler içindeydi.
Türkiye’ye gelince,
Sağlık reformunun SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığına bağlanması ile başlamış, aile hekimleri çok aktif hale getirilmiş, hastane kuyrukları yok olma aşamasına getirilmişti.
Şehirlerarası yollar duble hale getirilerek ulaşım hızlandırılmış, kazalar azaltılmıştı.
Hızlı trenler hayalken gerçek olmuştu.
Havaalanları her ile yaygınlaştırılmış, özel sektörün de katılımı ile hava taşımacılığı ucuzlatılmıştı.
Tek parti iktidarı yıllarca sürünce ekonomide istikrar Türk parasından sıfırlar atılarak sağlanmış, halkın kanını emen enflasyon tek haneli rakamlara inmişti.
Siyasi istikrara rağmen eğitim de başarılı bir istikrar sağlanmamıştı.
Fethullah Gülen Cemaatine inanılmış, yargı ve güvenlik hocaefendinin (!) ekibine teslim edilmişti.
Bu ekip Türk Silahlı Kuvvetlerine, gazetecilere hatta aydınlara hatta Fenerbahçe’ye yönelik müthiş bir karalama operasyonuna başlayınca hükümetten de destek almıştı.
Önemli sayıda medya hükümetin destekçisi hale gelmiş, muhalif partilerin aleyhine, iktidar lehine aşırı yayınlar yapar olmuştu.
17-25 Aralık yaşanınca Fethullah Gülen cemaatine karşı başta dershanelerin kapatılması dahil çok sert bir kavga başlamıştı.
Gülen’in intikam bedduaları medyada yer bulmuştu.
Ki 15 Temmuz kahpe darbe girişimi 250 Şehit verilerek halkın tepkisi, kahraman asker, polisler ve tüm siyasi partilerin tepkisi ile bastırılmıştı.
Libya’da Kaddafi, Irak’ta Saddam Arap baharı ile devrilmiş, çok yakın ilişki kurduğumu Suriye Devlet Başkanı Esad ile bir anda düşman olduk.
Almanya, Hollanda, Fransa, Avusturya, Belçika ile büyük kriz yaşamaya başladık.
AB hiç açmadığı sadece araladığı kapıyı 57 yıllık beklememize rağmen yeniden kapattı.
Rusya ile yaşadığımı krizler had safhaya çıktı ki yeni yeni düzelme yoluna girmesi için sıkı-fıkı diyaloğumuzu sürdürüyoruz.
Rusya ile yakınlaşırken Amerika ile hızla uzaklaşmaya başladık.
Yunanistan ile Kıbrıs sorununa çözüm projesi yine askıya alındı.
Katar ile çok iyi ekonomik ilişkiler kurduğumuz bugünlerde Arap Dünyası Amerika’nın önerisi ve desteği ile Katar’a ambargo başlatmaz mı?
Almanya’nın PKK ve FETÖ korumacılığına haklı tepkimiz iki ülke ilişkilerini durma noktasına getirirken Katar için arabuluculuğa soyunduk.
Enflasyon canavarı 2 haneli rakamlara çıkarak halkın yeniden baş belası olma sinyalleri veriyor.
Sonuç olarak dikkat ederseniz çok olumlu bir tablodan hızla çok olumsuz bir tabloya doğru hızlı gidiş Türkiye’nin gündeminde.
Özetle neredeydik, nerelere geldik?