Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’i 1982’den bu yana tanır, dikkatle izlerim. CHP düşmanlığı had safhadadır. CHP’li ilçe belediyelerini yıllardır hizmet yapmayarak cezalandırır.
Adalet Mitingine katılanları oturmuş saymış 175 bin diye açıklamış.
Bravo vallahi Ankara’dan İstanbul’daki miting bu kadar net hesaplanır (!)
Ciddiye alınacak yönü yok elbette.
Ben bugün size yıllardır izlediğim siyasi mitinglerde yaşadığım birkaç anımdan bahsedeyim.
1983 seçiminde rahmeti Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın kurduğu Anavatan (ANAP) partisi 1. Parti olarak tek başına iktidar oldu.
Yıllar içinde ANAP’ın olumsuz haberleri medyada yer almaya başlayınca bugün olduğu gibi suçlu medya ilan edildi.
Medyaya ekonomik yaptırımlar, denetimler yapılarak baskı oluşturulmaya çalışıldı bazı ANAP’lı bakanlar tarafından.
Üstüne bir de Muzur Yasa” Vehbi Dinçerler, Cemil Çiçek ve Abdülkadir Aksu gibi ANAP’ın muhafazakâr kesimi tarafından çıkartıldı.
Bu yasaya göre gazeteler mayolu kadın fotoğrafları yayınlarsa gazeteleri içi görünmeyen poşetlerde satmak zorundaydılar.
O yıllarda çalıştığım bir milyon tirajlı Haldun Simavi’nin efsane Günaydın Gazetesi ile kardeşi 1,2 milyon tirajlı Tan Gazetesi hızla okur kaybetmeye başladı.
Ve tabii bizde muhalefet yapmaya başladık.
Ankara’nın o tarihteki gecekondu semti Kırkkonaklar’a miting yapmaya Petek otobüsü ile giden Özal’ın yolu önce gençler tarafından, “işsiziz, iş istiyoruz” sloganları ile kesildi.
Daha sonra yöre kadınları, “geçinemiyoruz, hayat pahalı” sloganları ile enflasyondan şikayetçi oldular.
Daha sonra da cadde esnafa, “iş yok siftah yapamıyoruz” diye yolunu kestiler Özal’ın.
Meydanlık yere toplanan yaklaşık 3-5 bin vatandaşa hitap eden Özal, “Enflasyon frenine hızla basarsak içindekiler arabanın dışına uçar, enflasyon yavaş yavaş düşürülecek” diye orta direk ekonomisinden söz etti.
Ertesi gün Günaydın Gazetesi, “Ankaralılar dert küpü” manşeti ile çıktı.
Sabah İş Bankası eski Genel Müdürlük binasındaki bir kültürel faaliyete katılan merhum Özal beni yanına çağırarak, “Melih Gökçek saymış, miting alanında 60-70 bin kişi varmış. Sen 3-5 bin yazmışsın. Ayrıca bugüne kadar tonton Özal yazıp beni desteklerken Günaydın neden muhalefete başladı?” diye sordu.
Toplantı sonrası anlatayım dedim. Beni çıkışta makam arabasına alınca şunları söyledim:
Ben de miting alanındakilerin sayıları için tüm gazetelere, Anadolu Ajansı ve TRT haberlerine baktım 6-7 bin kişi yazmışlar. Melih size üfürmüş.
Muzur yasa ile hem Günaydın hem Tan büyük tiraj kaybetti. Bu da gelirlerin azalması demektir ki hangi patron olsa size kızar. Muzur yasa hata oldu.
Merhum Özal, “ben de 60-70 bine inanmadım. Kendi gözümle gördüğüm olsa olsa 8-10 bin kişi idi. Ayrıca bizim muhafazakar arkadaşlara da ‘basınla uğraşmayın’ dedim ama tabandan tepki varmış, mecbur kalmışlar” diye yanıt verince ben de taşı gediğine, “efendim 1,2 milyon TAN, bir milyon Günaydın satıyordu. 2.5 milyon vatandaş hem gazeteyi para verip satın alıyor hem de sizin muhafazakar kesime şikayet mi ediyordu. Beğenmeyen satın almaz ki” dedim ve Özal’ın “haklısın” diyerek uzun uzun gülüşünü unutamam.
Merhum Erdal İnönü CHP Genel Başkanı olduğu dönemde Ege mitinglerini izledim.
İnönü seçim otobüsünün üzerine elinde klasik süpürge ile çıkıp, “Özal hükümetini süpürün iktidardan” diye konuşunca miting alanında yüzlerce kişinin de ellerindeki süpürgeleri kaldırıp salladıklarını gördüm.
Acar muhabir olarak miting sonrası bu süpürgeleri takibe aldım ki ne göteyim, CHP konvoyunu takip eden bir kamyona süpürgeler geri toplanıyor. Yani parti vatandaşa miting öncesi zimmetli (!) süpürge dağıtıyor ve miting sonrası topluyor.
Bu da Günaydın’da çok güzel bir manşet sağladı bana.
Son anı 12 Eylül sonrası kurulan ve Genel Başkanı emekli Orgeneral Turgut Sunalp olan Milliyetçi Demokrasi Partisi’nin ilk mitingi Trabzon’dan.
Özel THY uçağı ile Sunalp, partililer ve medya mensupları Ankara’dan Trabzon’a gittik.
Bizi 12 Eylül’ün atadığı emekli Albay Vali ile Emekli yarbay belediye Başkanı karşıladı.
Petek otobüsü ile saat 11.00 gibi gittiğimiz miting alanında yarısı polis 2-3 bin kişiyi görünce Sunalp Paşa vali ve Başkanı payladı ama Vali Bey, “efendim erken geldiniz biz saat 15.00’de diye vatandaşa ilan etmiştik. Biz sizi önce yemeğe alacağız” dedi.
Konvoy haline yemeğe gidildi. Saat 14.30 gibi Vali, “miting alanı ful doldu efendim halk sizi bekliyor” dedi.
Gerçekten miting alanı dolu idi. Paşa heyecanla ilk konuşmasını yapmaya başlayınca ben de vatandaşın arasına bu kalabalık nasıl oluştu diye haber yapıp girip fotoğraflar çekmeye başladım.
En önde memurlar, öğretmenler, arkalarında üniversite lise hatta en arkalarda ortaokul öğrencilerini görüp sorunca, okulların tatil edilip öğretmen ve öğrencilerin belediye otobüsleri ile miting alanına taşındıklarını öğrendim.
Ertesi gün Günaydın Gazetesi, “Kenan Evren öğrenci siyasete alet edildiği için terör azdı diyor ama SUNALP ÖĞRENCİLERİ SİYASETE ALET ETTİ” başlıkları ile 9 sütuna sürmanşet yaptı haberimi.
Ertesi sabah İzmir mitingine gideceğiz. Havaalanında Sunalp Paşa’nın etrafında yazarlar ve muhabirleri gördüm ki Sunalp’in elinde bir gazete vardı ve bir şeyler anlatıyordu.
Hemen yanlarına gittim ki beni gören merhum Sunalp, “Orhan gel gel dedi ve ben yaklaşınca, “al bu gazeteyi dür bük g…. sok” demez mi?
Bütün gazeteciler yanından ayrıldık.
İzmir’de Efes otelinde yanıma gören MDP basın sorumlusu değerli usta gazeteci Ertan Karasu, “Orhan gel paşa seni çağırıyor özür dileyecek” dedi.
Odasına çıktım öğle saatleri paşa elindeki konuşma metnini çalışıyordu. Bana, “askerliğini yapmadın mı? Biz böyle konuşuruz kızınca kusura bakma” dedi.