Siyasi Partiler de insanlar gibi doğar, yaşar ve ölür.
Partilerin doğması gerçekten hiç de kolay değildir. Meslek yaşantımda sayılarını hatırlayamadığım kadar parti kuruldu.
Önce 1980 sonrasından üç örnek vereyim: Anavatan Partisi (ANAP) Genç Parti (GP) ve Adalet Ve Kalkınma Partisi (AKP)
Bu üç partinin kuruluş felsefesini, yöntemlerini, kadrolarını, programlarını ve hedeflerini çok iyi analiz etmek gerekir.
Bugün aktif siyasette olmayan GP Cem Uzan tarafından kuruldu ki büyük maddi gücü ve büyük medya desteğinin yanı sıra topluma heyecan veren, “mazot 1 lira, bedava okul kitapları, her ile üniversite ve havaalanı, emeklilere yılda 2 maaş ikramiye” gibi önemli projelere sahipti.
Tek dezavantajı ise erken genel seçim kararı alınması ve örgütlenmesini Uzan grubu çalışanlarından oluşturmak zorunda kalması idi.
Buna rağmen %7.35 oy oranı ile 2002 seçimlerinde başarı kazandı ve MHP ile DYP’nin %10 baraj altında kalmasına da neden oldu.
ANAP ise mühendis Turgut Özal tarafından gerek devlet gerek özel sektörde üst düzey görev yapan bürokratik kimliğine dayalı bir parti olarak harika bir kadro ile kuruldu.
1980 öncesi yaşanan ekonomik krizlere çare üreteceğini açıklayan serbest Pazar ekonomisi kavramı ile 1983-1987 arasında Türkiye’ye merhum Özal’ın tabiri ile “çağ atlattı”
AKP’ye gelince, merhum Necmettin Erbakan’ın partisinin tabanına dayalı ve siyasetin duayen isimlerini de kadrosuna alarak kuruldu.
1990’lı yıllarda görevde olan DYP’nin, ANAP’ın ve MHP’nin başarısız genel başkanlarının yarattığı yolsuzluk ve beceriksizlikten yararlandı ve GP’nin aldığı oy sayesinde 2002 seçimlerinde % 38 oy oranı ile Meclis’te tek başına iktidar oldu.
Bu başarıda en önemli etken ise Recep Tayyip Erdoğan adı oldu.
AKP hala Bekir Bozdağ’ın dediği gibi, “Tayyip’in Partisi” olarak siyasi hayatını sürdürüyor.
Kasım ayı gibi kurulması planlanan Akşener’in yeni partisine bu değerlendirmeden sonra bazı tavsiyelerde bulunacağım.
Mesleklerinde uzman ve kariyer sahibi siyasi kadro şarttır.
Bu kadroların hazırlayacağı halkta heyecan yaratacak yepyeni hedefler ve projeler gereklidir.
Maddi açıdan sıkıntı çekilmemesi için çalışma yapılmalıdır.
Türkiye genelinde örgütlenme yapılırken il, ilçe ve belde başkanları yani teşkilat yepyeni isimlerden oluşturulmalıdır.
Çok hızlı şekilde üye kayıt işlemleri yürütülmelidir.
Gerek deneyimli siyasetçiler gerekse bugüne kadar siyasete hiç girmemiş isimlerden yepyeni bir kadro oluşturulmalıdır.
Ne MHP ne de başka bir parti kadrosu asla hedef alınmamalıdır.
Merkez sağ parti gibi absürt bir tanımlama ile doğrudan merkez parti ilkesi ile kurulmalıdır.
Medya ile ilişkiler yeni bir parti için çok önemlidir ve lehte ya da aleyhte yazar diye hiçbir medya dışlanmamalıdır.
En kısa sürede yepyeni bir Anayasa için uzmanlardan oluşan bir komisyon kurulmalıdır.
Sivil toplum örgütleri ile çok yakın diyaloglar kurulmalıdır.
Yasalarda yer alan ve halkın şikayetlerine neden olan her sorun için çözüm üretilmelidir.
Dış politikada Atatürk’ün, “yurtta sulh, cihanda sulh” ilkesi doğrultusunda dünya ile barışık bir siyasi tavır ortaya konulmalıdır.
FETÖ, PKK ve PYD/YPG ile terör örgütleri ile mücadele konusunda kararlı ve cesur adımlar atılacağı açıklanmalıdır.
İşsizlik, eğitim, sağlık, tarım, sanayi, esnaf, tüccar ve elbette emekliler gibi önemli konu sorunlara çözüm projeleri hazırlanmalıdır.
Avrupa Birliğine tam üyelik, Amerika ve Rusya ile ilişkiler, Orta Doğu bataklığı konusunda hedef politikalar tespit edilmelidir.
TSK, MİT, Emniyet, YÖK, BDDK ve TMSF ve Özelleştirme gibi önemli kurumların yeniden yapılandırılması programda mutlaka yer almalıdır.
Yerel yönetimlerin özellikle rant yarattıkları imar planları yetkilerinin sınırlandırılması da planlanmalıdır.
Yargı ise olmazsa olmaz çok önemli bir başlıktır ve çözüm önerileri ile programda geniş şekilde değerlendirilmelidir.
Özetle Meral Akşener’in tek başına iktidar olacak bir kadro ve parti programı hazırlaması gerekir ki başarı kazanabilsin.
2019 Mart ayında yerel seçim Akşener’in kuracağı yeni parti için en önemli sınavdır.
Bu sınavda alınacak sonuç 2019’da birlikte yapılacak Cumhurbaşkanı ve Milletvekili seçimi için çok büyük önem taşımaktadır.
Özellikle Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük illerin Büyükşehir Belediye Başkanlıklarını kazanmak kolay değildir ama imkansız da değildir.
Demek istediğimi şu ki yeni kurulacak partide yer alacak siyasilerin çok ama çok çalışması gerekir.
Bu da geniş, yetenekli, uzman ve çalışkan siyasi bir kadro ile sağlanabilir.