Adalete kara cuma lekesi – AYM kararı uygulanmıyor

Mehmet Altan ve Şahin Alpay tutuklu yargılanırken Anayasa Mahkemesine başvurdular. Anayasa Mahkemesi özgür ve tutuklu yargılanan tüm gazetecileri doğrudan ilgilendiren muhteşem kararında özetle şu vurguları yaptı:

– Kişi hürriyeti ve güvenliği,

– Hukukilik şartını sağlamayan tutuklama gibi ağır bir tedbir

– Demokratik bir toplumda gerekli ve ölçülü bir müdahale olarak kabul edilemez

– İfade ve basın özgürlüklerine müdahale eden tedbir, zorunlu bir toplumsal ihtiyacı karşılamalı ve başvurulabilecek en son çare niteliğinde olmalıdır.

– Bu koşulları taşımayan bir tedbir, demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun bir tedbir olarak değerlendirilemez.

– İfade ve basın özgürlüklerine müdahale edilmesinin hangi “zorlayıcı toplumsal ihtiyaç” tan kaynaklandığı ve demokratik toplum düzeninde neden gerekli olduğu somut olayın özelliklerinden ve tutuklama kararının gerekçelerinden anlaşılamamaktadır.

– İfade ve basın özgürlüklerine yapılan müdahalelerin başvurucular ve genel olarak basın üzerindeki muhtemel “caydırıcı etkisi” de dikkate alınmalıdır.

– Başvuru konusu olayda tutuklama gerekçelerinde, yayımlanan yazılar dışında herhangi bir somut olgu ortaya konulmadan başvurucunun tutuklanmış olmasının ifade ve basın özgürlüklerine yönelik caydırıcı bir etki doğurabileceği de açıktır.

– Suç işlediğine dair kuvvetli belirtiler ortaya konulmadan temelde yazılarına ve konuşmalara dayanılarak başvurucu hakkında tutuklama tedbirinin uygulanmasının, ifade ve basın özgürlüklerine ilişkin olarak olağan dönemde Anayasa’nın 26. ve 28. maddelerinde yer alan güvencelere aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

– “Olağanüstü hâl” döneminde temel hak ve özgürlüklerin kullanımının durdurulmasını ve sınırlandırılmasını düzenleyen Anayasa’nın 15. maddesinin de bu müdahaleyi meşru kılmadığı değerlendirilmiştir.

– Açıklanan nedenlerle – Anayasa’nın 15. maddesiyle birlikte değerlendirildiğinde de – başvurucunun ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Anayasa Mahkemesi (AYM) özetlediğim bu açıklamaya ek olarak “acil tahliye edilme” talebi ile gerekçeli kararını resmi web sitesinden de yayınladı.

Bunu da resmi Twitter adresinde açıkladı.

Ancak Adalet tarihine geçecek “Kara Cuma” için çok önemli gelişme yaşandı.

Adalete kara cuma lekesi. AYM’nin ihlal kararının ardından Altan ve Alpay’ın avukatı Veysel Ok İstanbul 13. ve 26. Ağır Ceza mahkemelerine başvurup “tahliye” talep etti. Ok’un başvurusunu dosya üzerinden görüşen iki mahkeme, tahliye taleplerini reddetti.

… Ve Adalet eski Bakanı Başbakan Yardımcısı, Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ Twitter’da şu açıklamayı yaptı:

– Anayasa ve yasada belirtilen konularla sınırlı bireysel başvuruları incelemek ve karara bağlamak, Anayasa Mahkemesi’nin yetkisi ve görevi dâhilindedir. Bireysel başvuru, Anayasa Mahkemesini güçlendirdiği gibi kişisel hak ve özgürlükler bakımından da önemli bir yargısal güvencedir.

– Bireysel başvuruları karara bağlarken Anayasa Mahkemesi, anayasa ve yasaların kurallarıyla bağlıdır. Anayasa ve yasaların belirlediği sınırları aşamaz, ilk derece veya istinaf ya da temyiz mahkemesi gibi hareket edemez, hiç bir kurala bağlı değilmiş gibi karar veremez.

– Alpay ve Altan kararıyla (yayınlanan mahkeme açıklamasına göre) Anayasa Mahkemesi, anayasa ve yasaların çizdiği sınırı aşmış, kendini ilk derece mahkemesi yerine koyarak vaka ve delil değerlendirmesi yapmış, suçun oluşumunu ve delil durumunu değerlendirmiştir.

– Bireysel başvuruları inceleyip karara bağlarken Anayasa Mahkemesi, ilk derece mahkemesi veya istinaf mahkemesi ya da temyiz mahkemesi veyahut da süper temyiz mahkemesi gibi davranamaz ve bu mahkemeler gibi karar veremez.

– Anayasa Mahkemesi’nin Alpay ve Altan kararları, Can Dündar kararının kötü ve yanlış bir tekrarından ibarettir. Anayasa Mahkemesi, algıları değil anayasa ve yasaları gözetmek ve gereğini yapmakla yükümlüdür”

Bozdağ’ın, “Anayasal sınırları aştığı” yönündeki vurgusu, Anayasa Mahkemesinin saptadığı ihlallere AKP Hükümetinin karşı çıkmasıdır.

AKP Hükümeti çok açık ve net bir şekilde yargıya müdahalede bulunmaktadır.

AYM kararını uygulamayan İstanbul 13. ve 26. Ağır Ceza mahkemelerinin kararlarının arkasındaki “siyasi baskı” Bozdağ’ın açıklaması ile “Adalete Kara Cuma lekesi” olarak Türk hukuk sistemine büyük darbe olmuştur.