10 Kasım 1938 Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu büyük önder Mustafa Kemal Atatürk 77 önce hayata veda etti. Bir çok konuda topluma mesajlar veren Atatürk’ün Basın ile ilgili sözleri gerçekten çok çarpıcı ve okuyunca göreceksiniz ki bu önemli uyarılar günümüzde de geçerlidir.
“Aşağı insanların para ile yaptırdıkları basın mücadeleleri vardır. En adî yalanları yaymada basının kullanıldığı görülmüştür. Basın ve fikir özgürlüğünün karşı karşıya kaldığı başka tehlikeler de vardır” bu sözlerin sahibi Mustafa Kemal Atatürk’tür.
Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu büyük önder Atatürk bir çok kez basın ile ilgili görüşlerini çeşitli vesilelerle dile getirmiştir.
Bu sözlerden bir kısmını sizinle paylaşacağım. Bakın göreceksiniz günümüzün şartlarına birebir uyan cümlelerdir bunlar.
Bütün dünya kamuoyu hakkında bilgi sahibi olma ise, yaşam gereklerinin düzenlenmesi için şüphesiz gereklidir. Bu hususta ise var olan araçların birincisi ve en önemlisi basındır. Basın, milletin genel sesidir. Bir milleti aydınlatma ve uyarmada, bir millete gereksindiği fikrî gıdayı vermekte, özet olarak bir milletin mutluluk hedefi olan ortak doğrultuda yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir rehberdir.
Basın, kötüye kullanmalara engel olur ve hükümet araçlarını, görevlerini doğru yapmaya zorlar. Yayın, en etkili kontrol araçlarındandır.
Gerekli görülen fikirler, halkın iyiliği için ortaya atılmalıdır. Bu fikir hareket noktası olunca, eleştiri ve tartışma devletin de iyiliği için yapılmış ve vatandaşların toplumsal ve siyasal eğitimlerini yükseltmeye hizmet etmiş olur.
Basın, hükümetlerin siyaseti üzerinde geniş ölçüde etki yapan büyük bir kuvvettir.
Türkiye basını, milletin gerçek ses ve iradesinin belirme yeri olan cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale meydana getirecektir. Bir fikir kalesi, düşünüş kalesi Basınla ilgili kişilerden bunu istemek, cumhuriyetin hakkıdır. Bugün, milletin samimî olarak birlik ve dayanışma içinde bulunması zorunludur. Halkın kurtuluşu ve mutluluğu bundadır. Mücadele bitmemiştir. Bu gerçeği milletin kulağına, milletin vicdanına gereği gibi eriştirmede basının görevi çok ve çok önemlidir.
Basının toplum yaşamında, siyasal yaşamda ve cumhuriyetin gelişme ve ilerlemesinde sahip olduğu yüksek görevleri anmak isterim. Basının tam ve geniş özgürlüğü iyi kullanmasının, ne derecede nazik bir vaziyet olduğunu da söylemeye gerek görmem.
Her türlü yasal kayıtlardan evvel bir kalem sahibinin bilime, gereksinime ve kendi siyasal görüşlerine olduğu kadar, vatandaşların hukukuna ve memleketin, her türlü özel görüşlerin üstünde olan yüksek çıkarlarına da dikkat ve hürmet etmek manevî zorunluğu, asıl bu zorunluktur ki genel düzeni temin edebilir.
Bununla beraber bu yolda yanılma ve kusur olsa bile, bu kusuru düzeltecek etken ve araç, asla geçmişte sanıldığı gibi, basın özgürlüğünü kısıtlayan bağlar değildir; aksine, basın özgürlüğünden doğan sakıncaların giderilme aracı, yine basın özgürlüğüdür.
Gazetelerden korkmamak gerekir. Gazetelere gelince: Onlar, yürürlükteki yasalar çerçevesinde özgürdür. Yasanın dışına çıkarlarsa yasal sorumlulukla karşı karşıya kalırlar.
Basın, hiçbir sebeple baskı ve etki altına alınamaz.
Gazeteciler, gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdırlar.
Gazeteler, yasanın ve halkın çıkarlarının tersine davranışlara tanık oldukları ve bunları öğrendikleri takdirde gerekli yayında bulunmalıdırlar.
Bu iki özgürlük, aynı ilkeden çıkar. O ilke, insanların, fikirlerini serbest söylemek ve yaymak hakkıdır. Vatandaşlar kendi eğitim ve öğretimleri için ve halkın yararları noktasından fikirlerini karşılıklı olarak alıp vermelidirler, düşündüklerini istedikleri gibi söyleyebilmelidirler. En büyük gerçekler ve ilerlemeler, fikirlerin serbest ortaya konması ve karşılıklı alınıp verilmesi ile meydana çıkar ve yükselir.
Özel amaçla yayın yapan bazı gazetelerin, halkın çoğunluğu üzerinde yaptığı etki, her memlekette olduğu gibi o gazetelerin lehinde değildir.
Aşağı insanların para ile yaptırdıkları basın mücadeleleri vardır. En adî yalanları yaymada basının kullanıldığı görülmüştür. Basın ve fikir özgürlüğünün karşı karşıya kaldığı başka tehlikeler de vardır. Basının ve hatta fikir derneklerinin, millî hükümetin etkisinden kurtularak, siyasal ve ekonomik gizli amaçlara âlet olmasından korkulur.
Basının para ile satın alınabilmesi, milletlerarası yüksek para âleminin basın üzerinde gizli etkisi ya da sadece yabancı devletlerin örtülü ödeneklerinin etkisi, işte bunların kamuoyunu aldatma ve yanıltmasından gerçekten korkulur. Fakat, özgürlükten çıkacak bu fenalıklar, asla çaresiz değildir. Evvelâ, basın özgürlüğüne yasal bir sınır çizilir. İkinci olarak, gazeteler, özel bir örgüt yaparak, bununla kendi üzerlerinde ahlâkî bir etki yaparlar.