Askeri Siyaset

İşte Türkiye’de artık akıllara gelmemesi dahi istenilen iki kelime budur.
Siyaseti, siyasetçilerin yapması, Askerin ise ülke güvenliği açısından eksiksiz yerine getirmesi gerekir.

Anayasa ve yasalarla verilen görevleri vardır Türk Silahlı Kuvvetlerinin. Bu görevler arasında “siyasete müdahalede bulunma yoktur.
Peki, nasıl oluyor da Türkiye askeri müdahalelerle siyasi hayata müdahaleleri yaşadı?
Anlatayım.
TSK İç Hizmet Kanununun 35. Maddesi, “Silahlı kuvvetlerin vazifesi; Türk yurdunu ve anayasa ile tayin edilmiş olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kollamak ve korumaktır” hükmü taşıyordu.
2013 yılında bu hüküm, “Silahlı kuvvetlerin vazifesi; yurtdışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askeri gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, TBMM kararıyla yurtdışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır” şeklinde değiştirildi.
Böylece Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu yasa hükmünden vazife çıkartarak askeri darbelere kalkışma imkânı hukuken kaldırıldı.
Kalkışan olursa da yasalara göre yargılanmayı göze alacaktı ama yasa değişikliği darbe girişimini engellemeye yetmedi ve 15 Temmuz’da Fethullah Gülen cemaati Türk ordusundaki yapılanması ile kahpe ve kalleşçe darbe girişiminde bulundu.
Asker, polis ve sivil vatandaşların demokrasi kahramanlığı sayesinde hak ettikleri karşılığı buldu FETÖ’cüler.
Demek ki yasalar önemli değil askerin demokrasiye inancı önemlidir.
Uçakları, tankı, topu olan bir ordu hele hele emir komuta zinciri içinde hareket eder ve Allah korusun bir darbe yapmak isterse buna ne polis ne sivil halk karşı durabilir.
İşte bu yüzden Türk Askerinin aklından, fikrinde darbenin “d” sinin bile geçirmemesi önemli.
Bakın Hürriyet’in, “Karargâh rahatsız” başlığı haberin ana temasında olmasa dahi askeri ve siyasileri haklı olarak nasıl rahatsız etti.
Ben Türk Askerinin siyasetten kesinlikle uzak durmak istediğini ve bu yönde davrandığını anlıyorum.
Ancak başta siyaset ve medya askeri siyaset içine çekmek için ellerinden geleni yapıyor.
Güneydoğu’da olsun sınır ötesi operasyonlarda olsun kahramanlıklarına yenilerini ekleyen ordumuza siyaset bulaştırmanın unutulmasın ki kimseye faydası olmaz.

İŞTE TÜRKİYE’NİN ASKERİ MÜDAHALELERİ

27 Mayıs 1960 İhtilali
Askeri müdahale, 27 Mayıs 1960 gecesi yapıldı. Adnan Menderes ve birçok siyasi idama mahkûm edildi. Celal Bayar yaşı sebebiyle müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Türkiye Cumhuriyeti, senato gibi yeni siyasi kavramlarla tanıştı.
22 Şubat Ayaklanması
Harp Okulu Komutanı Kurmay Albay Talat Aydemir’in atamaların durdurulması yönündeki ısrarını İsmet İnönü kabul etmez ve Aydemir gözaltına alınır, öğrenciler ise memleketlerine gönderilir.
12 Mart 1971 Muhtırası
12 Mart 1971 tarihinde Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç ve kuvvet komutanları Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’a bir muhtıra verildi. Mektupta hükümetin istifası isteniyordu. Bunun üzerine Başbakan Süleyman Demirel istifasını sundu.
1980 Askeri Müdahalesi
12 Eylül 1980 gecesinde, düzenli bir biçimde Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından devlet yönetimine el koyuldu. 1982 yılında Türkiye Cumhuriyeti tarihini değiştirecek yeni anayasa referandum ile kabul edildi.
28 Şubat Süreci
Necmettin Erbakan’ın başbakan, Tansu Çiller’in ise dışişleri bakanı olduğu 28 Şubat 1997 tarihinde toplanan Milli Güvenlik Kurulu’nun irticaya karşı başlattığı ordu ve bürokrasi merkezli bu süreç, post-modern darbe olarak da adlandırıldı. Bir öncülüğünde Batı Çalışma Grubu kuruldu. REFAH-YOL hükümeti 3 ay sonra hükümetten ayrıldı. 28 Şubat yargılaması Ankara’da devam ediyor.
27 Nisan e-muhtırası
27 Nisan 2007 tarihinde, saat 23.20’de Genelkurmay Başkanlığı tarafından yapılan basın açıklaması ile Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerinin aşındırılmakta olduğu belirtildi. İnternet aracılığıyla yapıldığı için açıklamaya “e-muhtıra” adı verildi.
15 Temmuz 2016 Darbe Girişimi
Fethullah Gülen Terör Örgütü tarafından saat 22.00 sularında İstanbul’daki boğaz köprülerinin askerler tarafından kapatılmasıyla başladı. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, Başbakan Binalı Yıldırım, canlı yayınlara telefonla bağlanarak halkı sokağa çıkmaya davet etti.
Halk meydanlara akın etmeye başladı, tankların önünü kesti ve durdurulan tankların üzerine çıktı. Asker, polis ve sivil halk arasında yaşanan bu gerilim, sabah 06.00 sularında Boğaziçi Köprüsü üzerindeki askerlerin silah bırakmasıyla yumuşadı. Ancak gece boyunca pek çok asker, polis ve sivil vatandaş olmak üzere 250 kişi şehit oldu.
Binlerce asker, polis tutuklandı 150 bin memur işten atıldı ve yargılamalar başladı.
Sonsöz; demokrasi güçlü olunca asker siyasetten tamamen uzaklaşır.