Kimi siyasetçiler Medyadan korkar kaçar, kimi siyasetçi dost olur iyi ilişkiler kurar. Denizli CHP Milletvekili Kazım Arslan ikinci tanıma giren siyasetçilerden. 7 Haziran seçimi ile Meclis’e giren ve 1 Kasım seçiminde yeniden aday olan Arslan ziyaretimize geldi.
Denizli CHP Milletvekili her ne kadar bu dönem Meclis’te çok az mesai yaptıysa da ülke sorunlarına yaptığı açıklamalar ile ortak oldu. Yaptığı ziyarette de medya dostu olduğunu açıkça gördük. Hukukçu olan Arslan ile medyaya yönelik şiddeti konuştuk.
Soru: Sizinle randevulaşırken Gazeteci Ahmet Hakan’a saldırı olmamıştı. En güncel medya sorunu hakkında neler düşünüyorsunuz?
Arslan: Gazeteci Sayın Ahmet Hakan’a yönelen saldırıyı şiddetle kınıyorum. Aylardır muhalif basına yönelen saldırı ve tehditlerin şiddet boyutuna geldiğini ve bunun için önlem alınması gerektiğini ısrarla söylemiştik. Bu konuda önlem alınmaz ise iktidarın muhalif basına baskıları devam ederse, Medya Kuruluşlarını ve Gazetecileri hedef gösterirse, gerekli güvenlik önlemlerini almazsa çok sarsıcı boyutlara varacağının uyarısını tekrar yapıyoruz.
Soru: Tehditler, saldırılar siyasi cesaretlendirmeyle giderek artıyor. Nasıl yorumluyorsunuz?
Arslan: Bizi duymamakta ısrar eden, gazetecileri ölümle tehdit edenlerin sırtını sıvazlayanlar, gazetecinin evini basacağını ulu orta söyleyenleri kongrelerinde yönetici yaptılar. İşte bundan cesaret alanlar gazetecilere saldırmaya, cebir ve şiddet kullanmaya devam ediyorlar. Böyle giderse daha vahim olaylar olabilir, Bugün bu saldırı ve şiddeti görmezlikten gelen yanlı ve havuz medyası gelecekte böyle durumlarla karşı karşıya kalabilirler. Bütün medyanın olumsuz gelişmeleri iyi okumasını ve dikkatlice takip etmesini, birlik olmasını ve baskılara topyekûn karşı koymasını istiyorum.
Soru: Şiddet ve baskı sürekli körükleniyor ve tabii artıyor
Arslan: Uzun süreden beri oluşan bu gelişmeler, pervasızlık boyutuna geldi, gazetecilik mesleğini yapmak iyice zorlaştı, işsiz bırakılmaya ve hapislere atılmaya, şiddet ve darp edilme noktasına geldi. Hatta daha da ileriye giderek gazetecilerin canına kastedilmeye vardı.
Soru: CHP medyaya baskı, tehdit ve saldırılara karşı neler yapmayı hedefliyor?
Arslan: CHP bu gerginlik politikasına fırsat vermeyecek. Mevcut iktidar, ülkemize her alanda gerginlikten başka yol izlemiyor. Gerginlik politikasından oy arttırmayı düşünüyor. CHP olarak buna fırsat vermeyeceğiz. Gerginliği azaltmak ve toplumsal uzlaşmayı sağlamak için üzerimize düşeni yapıyoruz, fazlasıyla yapmaya da devam edeceğiz. Ülkemizin barışa ve huzura ihtiyacı var.
CHP’nin birleştirici gücüyle ve “Önce Türkiye” diyerek bütün özveriyi göstereceğiz, barış ve huzuru sağlayacağız. Bugün medyaya baskı yapan, tehdit eden kendileri, bu linç ortamını büyüten kendileri, gazetecileri korumayan yine kendileri.
Tehdit altındaki gazetecileri koruma yönünde devleti çalıştırmayan kadroların artık işi bitmiştir.1 Kasım bu iktidarın sonu olacaktır, bu baskıların, tehditlerin ve şiddetin de sonu 1 Kasım’da gelecektir…
Soru: Siz hukukçusunuz. Ahmet Hakan’ın Avukatları resmi yazı ile sürekli yakın koruma istiyorlar. Hatta İçişleri Bakanını arıyor, yardım ve ilgi istiyorlar. Ancak Polis Bayram Tatili gerekçesi ile işlem yapmıyor. Kahpe PKK Bayram filan dinlemiyor ve saldırıyor, şehitler veriyoruz. Ama İstanbul Polisi Bayram tatilinde.
Arslan: 17 gün boyunca devlet neredeydi? Gazetecilerin eleştirilerine, sözüne ve kalemine saygısı olmayanların, özellikle mevcut iktidarın kadrolarından aldığı güçle savurduğu tehditler, artık dayanılmaz hale gelmiştir. Koruma talebinde bulunan Gazeteci Sayın Ahmet Hakan’a 17 gün boyunca yanıt verilmemesi, devletin vurdumduymazlıkta düşürüldüğü halin en rezil örneğidir. Sorumluları hakkında işlem yapılmalıdır. Bu saldırı basın tarihimizin utanç günü oldu.
Soru: Basın özgürlüğü yıllardır çok ciddi tehdit altında. Batılı ülkeler bu durumu da şiddetle kınıyorlar ama dinleyen yok ki.
Arslan: Saldırı her nereden ve kimlerden gelirse gelsin, uzun süredir tehditler alan bir gazetecinin devlet tarafından ısrarla korunmaması, basın tarihimizin utanç verici günlerinden biridir. Artık bu tür saldırılara fırsat verilmemelidir, buna dair her türlü önlemler bir an önce alınmalıdır. İktidarın en temel görevlerinden olan bu husus kesinlikle ihmal edilmemeli, basın özgürlüğü mutlaka korunmalıdır.
Basına baskı, özgürlüğü çökertmektir
Medya organlarının yönetimlerine, medya patronlarına, köşe yazarları ve muhabirlerine Cumhurbaşkanlığı katından başlamak üzere, mevcut İktidardan verilen gözdağı, “gerçekleri yazmayın, doğruları konuşmayın” baskısı, medyaya ve ülkemize verilebilecek en büyük zarardır, telafisi olmayan bir tavırdır. Daha kısa bir ifadeyle, hukukun ve özgürlüklerin resmen çökertilme girişimidir.