Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, “Cumhuriyet düşünce serbestliği taraftarıdır. Samimî ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce muhteremdir. Yalnız muarızlarımızın insaflı olması lâzımdı” diyor.
1923 yılında Atatürk’ün Cumhuriyeti tanımlarken, “Düşünce serbestliği, her kanaat bizce muhteremdir ve her fikre hürmet” diyerek 1924 Anayasa’sına da koyduğu “olmazsa olmaz” temel ilkelerdir. Günümüzde fikir özgürlüğü ne durumda sizler de biliyorsunuz.
Yarın Cumhuriyet’in ilanının 93. yılını coşku ile kutlayacağız. Yüz yılımızın askeri ve siyasi dehası Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet hakkındaki görüşlerini yazmaya bugün devam ediyorum.
Bu görüşlerin arasında bulunan, “Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşayacaktır” cümlesi muhteşem bir tanımdır.
“Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Biz Cumhuriyeti kurduk” diye yüce önderin bu emanetini yediden yetmişe korumayı düne göre bugün daha çok idrak etmeliyiz.
Cumhuriyetin kurucu ilkelerine bugün dünden daha fazla sahip çıkmalıyız.
Başkanlığın tartışıldığı günümüzde kuşku yok ki Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılaplarını da çok iyi incelemeliyiz.
93 yaşındaki Cumhuriyetimizin, bağımsızlığımızın, bölünemez birlik ve beraberliğimizin ve her milimetresine sahip çıkmamız gereken vatan toprağımızın sahipleri olan Türk Vatandaşları hiçbir siyasi düşüncenin etkisi altında kalmadan Başkanlık sisteminin olumlu ya da olumsuz yanlarını çok iyi düşünmelidirler.
Türkiye Cumhuriyeti asla yaz-boz tahtası değildir, olmamalıdır.
“Bir deneyelim” gibi veya “daha iyi olacak” gibi hayaller yerine somut tartışmaların yapılacağı çok geniş katılımlı platformlarda tartışılmalıdır Başkanlık önerisi.
OHAL gibi bir dönemde ülkenin temel taşlarını yerinden oynatacak bir sistem değişikliğini bırakın uygulamaya koymak düşünmek, önermek bile hatadır.
Varsa mevcut parlamenter cumhuriyet rejiminde aksaklıklar düzeltilmelidir.
Ancak Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş sistemini değiştirmek ancak ve ancak toplumsal uzlaşma ile yani iktidarı ile muhalefeti ile sivil toplum örgütleri ile bilim adamlarının dünya sistemlerinin didik, didik incelemesi ile sadece Anayasa’nın değil yürürlükte bulunan bütün yasa ve yönetmeliklerin ele alınması ile olmalıdır.