İyi parti geldi kötüler gider

Türkiye’nin heyecanla ve merakla beklediği Meral Akşener’in partisi İYİ PARTİ adı ile dün saat 12,30 itibarı ile resmen kuruldu.

İçişleri Bakanlığının “incele krizi çıkaracağı” şeklindeki duyumlar üzerine İçişleri eski Bakanı Meral Akşener 5 milletvekili ile bakanlığa giderek İYİ Partinin başvuru klasörlerini saat 9,30’da kendisi teslim gitti.

Meclis eski Başkanvekili ve İçişleri eski Bakanı olmasına rağmen Meral Akşener ve yanındaki 5 milletvekili bakanlığa “Protokol” kapısından değil “Personel” kapısından alındılar.
Gazeteciler ise bakanlığın bahçesine dahi alınmadılar.
Bugün kadar hiçbir partinin başvurusunda yapılmayan bir uygulama yapıldı. Bakanlık Genel Sekreteri Türker Öksüz, “dosyalarınız inceleyeceğiz öğleden sona size haber veririz ‘alındı belgesi’ hazır olduğunda” dedi.

Siyasi Partiler yasasının 8. Maddesine göre hazırlanan dosyalar 3 kopya halinde İçişleri bakanlığına teslim ediliyor. Bir kopya bakanlıkta kalırken bir kopya Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına bir kopya ise Yüksek Seçim Kuruluna gönderiliyor.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise siyasi partiler yasasının 10. Maddesine göre dosyadaki bilgileri inceliyor ve varsa eksik 15 gün içinde tamamlanması şartı ile parti yönetimine resmi yazı ile tebliğ ediliyor.

Nereden biliyorsunuz diye soracak olursak bu işlemleri 2002 yılında tek başıma Genç Parti adına yaptığım için biliyorum derim.

Benim başvurum sonrası dönemin genel sekreteri Mete Gürbüz bilgisayarından mevcut partilerin isimlerinin kontrolünü “ayni isimle mükerrer parti olmasın” diye kontrol ederek Genç Parti için “Alındı Belgesi” yaklaşık 5 dakikada bana teslim etti.

Akşener ve milletvekilleri İçişleri bakanlığından ayrılarak saat 10,30’da başlayacak tanıtım ve kuruluş toplantısı için Nazım Hikmet Kongre merkezine geldiler.
Kongre salonuna sığmayan on binlerce kişinin sevgi gösterileri altında Akşener salona zor girebildi.

Akşener’in konuşmasındaki dikkat çeken sloganlar şöyleydi:
Büyük devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları, bu toprakların ikinci defa vatan kılınmasında, milli iradeyi esas almışlar, savaşı bile Türkiye Büyük Millet Meclisi ile yönetmişlerdir.

1960 ve 12 Eylül 1980’de siyasetin bir kere daha askıya alınmasına şahit olduk… Türk siyasetinde demokratik işleyiş,12 Eylül’de bozulmuş, 28 Şubat ile tasfiye sürecine girmiştir.
2002 seçimleri, milletimizin, yolsuzluk – yasaklar ve yoksulluk olarak tanımladığı toplumsal sorunlarından çıkma arayışıdır. Bu beklentiler, Adalet ve Kalkınma Partisini iktidara taşımıştır…

Ancak, 2007’den itibaren “vizyonsuz bir güce” dönüşmüştür. Vizyonsuz güç ise yıkıcıdır.
Devlet organizasyonundaki denge ise, 2007 yılındaki Cumhurbaşkanı seçimiyle gevşemiş, 2014 yılındaki Cumhurbaşkanı seçimi ile de, tam olarak ortadan kalkmıştır.

16 Nisan referandumu ile 1946 seçimleri adeta tekrar sahnelenmiş…
Toplumsal destek yetmezse, yargıçlar tamamlar
Milli iradeden, yargıç iradesine geçiş yapılmıştır.
Demokrasi tehdit altındadır,
İktidarın hukuku, her şeyin üstündedir
Post Modern Milli Şef dönemi, sürdürülebilir değildir
Milletimiz, kararmakta olan ufkumuzu, “İyilik Güneşi” ile aydınlatmaya, ileriye bakmaya azimlidir.

İYİ adalettir. İYİ kararlılıktır. İYİ umuttur. İYİ gelecektir. İYİ bilgidir. İYİ zenginliktir. İYİ cesarettir. İYİ medeniyet demektir ve bu yolun taşlarını sadece cesurlar döşer.
Hukuk, adalet ve liyakat devletin merkezinde olmazsa; devlet çözülür, millet bozulur.
Davaları, İslam’dan kutsal olanlar, rehberleri ve Reisleri, Peygamber’den güçlü olanlar, Menfaatleri dururken, hakkaniyeti nasıl kavrasınlar…

Devletin dini Adalet’tir
Medya ve iletişim alanları baskılanmamalıdır,
Atıyorum Seni – Seç Beni” modeli kaldırılacaktır.
Genel merkezin, seçimle gelen hiçbir kademeyi görevden alma yetkisi olmayacaktır. Yargı kararları hariç, seçimle gelen, seçimle gidecektir.
Milletvekili ve diğer siyasi mevkilere aday belirlenmesi, üye ve hatta seçmen tercihlerinin etkin olacağı bir şekilde düzenlenecektir.

Üç temel kaynağı var ;  -Yapısal hale gelen Yolsuzluk,   -Dış Politika serüveni – Siyasi Operasyonlar
Sadece Suriye’nin, mültecilerle beraber maliyeti 200 milyar TL.
Dış politika macerası, yıllık büyüme oranını yaklaşık bir buçuk puan aşağı çekmiştir.

15 TEMMUZ

28 Şubat, bizzat Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik bir ihanet sürecinin adıdır.
Bu süreç, Türk Subayına çuval giydirmekle tazelenmiş,
Ergenekon, Balyoz ve çözüm süreci ile devam etmiş,
15 Temmuz ile final yapmıştır.
FETÖ ihanet şebekesi, sadece 15 Temmuz değil, 2004’den itibaren  bütün operasyonların  ana aktörüdür.
15 Temmuz tam anlamıyla bir “Devlet Etme Zafiyetidir”
Millet, devleti sokaktan toplamıştır.
BU BİR İKTİDAR YÜRÜŞÜDÜR…
BU İNSANIMIZ İÇİN, BİR ÖZGÜRLÜK YÜRÜYÜŞÜDÜR.
BU DEVLETİMİZ İÇİN, BİR İTİBAR YÜRÜYÜŞÜDÜR.
BU MİLLETİMİZ İÇİN, BİR DEMOKRASİ YÜRÜYÜŞÜDÜR
BU, GÜÇLÜ TÜRKİYE YÜRÜYÜŞÜDÜR.
Başaracağız İnşallah ve TÜRKİYE İYİ  OLACAK
Son sözü şu slogan ile bitirelim:
GÜNEŞ DOĞDU AMPUL SÖNER, İYİ PARTİ GELDİ KÖTÜLER GİDER.