Yüksek sivil şura

EMEKLİ KORAMİRAL ATİLLA KIYAT:

Emekli Koramiral Atilla Kıyat Yüksek Askeri Şura (YAŞ) için, “Yüksek Sivil Şura (TSŞ) eleştirisi yaparak Oramiral rütbesi ile atama yapılması gereken Deniz Kuvvetleri Komutanlığına atanan Koramiral Adnan Özbal hakkında önemli değerlendirmeler yaptı.
Bu değerlendirmeleri kelimesini değiştirmeden VE yorum yapmadan sizlerin dikkatine sunuyorum. Çünkü çok çarpıcı değerlendirmeleri var.
2 Ağustos 2017 –
YÜKSEK SİVİL ŞURA
Değerli Arkadaşlarım,
YSŞ, yanlış yazmadım, Yüksek Sivil Şura bugün, AKP Genel Başkanını temsilen Başbakan, Genelkurmay Başkanı, 5 Başbakan Yardımcısı, 4 bakan ile Silahlı Kuvvetleri temsilen 3 Kuvvet Komutanının katılımıyla toplandı.
Askeri kanat temsilcileri, emekliye sevk edildikleri ve sivil kanatın, hakikatte bir kişinin, 11 oyu olduğu için, Silahlı Kuvvetlerin geleceğinde söz sahibi olamadılar.
Vizyon sahibi on bir kişinin aklına temsil ettikleri kişiye geçen yıl, Donanma Komutanını emekli edip yerine Koramiral Adnan Özbal’ı getirmeyi önermek gelmedi.
Ne mi olurdu, Donanma Komutanlığı makamının itibarı korunurdu, değerli amiralimizin Kuvvet Komutanlığı spekülasyonlara açık olmazdı.
Silahlı Kuvvetler, tabii ki, sivil otoritenin emrindedir. Ama bu otorite, adlarının önünde, Cumhurbaşkanı, Başbakan, Bakan olması ile değil, askeri strateji bilgisi örf ve adetler ve teamüllere vukuf ile kurulur. Aksi taktirde, uzun ömürlü olmaz. Bilgisizce ısrar edilirse ne mi olur. Allah korusun demekle yetineyim.
3 Ağustos 2017 – ÖZBAL’A ÖNERİLERİ
Haber doğrudur inşallah. Koramiral Adnan Özbal’dan kıdemli iki amiral istifa etmişler. Kendileri için onurlu ve Özbal’ın görevini kolaylaştırıcı bir davranış.
Öncelikle Kora. Özbal’a başarılar dilerim. Kendi üç yıldızlı olmakla birlikte, bulunduğu makam dört yıldızlı.
Diğer kuvvet komutanları dört yıldızlı olduğu için kendisine üç yıldızlı muamelesi yapılmasına izin vermesin. Hele yıldız farkından dolayı Deniz Kuvvetlerinin protokoldeki yerinin değişmesine asla müsaade etmesin.
Teamüllere aykırı olarak, bazı görevleri deruhte etmeden bu makama getirilişi istismar konusu yapılacaktır. Kendinden kaynaklanmayan bu olguya aldırış etmesin.
Kendinden kıdemli dört amiral varken, bu makama getirilmenin verdiği gücü kullansın. Ben Deniz Kuvvetleri Komutanıyım, Türkiye’nin deniz alaka ve menfaatlerini koruyacak kuvvetimin, insan kaynağını yetiştirmek de benim görevimdir, Milli Savunma Üniversitesi uygulamasına son verin ve askeri Okulları emrime verin diyerek göreve başlasın. Böyle davranabilirse kendisinden kıdemli dört amiralden daha fazla bu görevi hak ettiğini kanıtlar, hepimizin kalbinde taht kurar, bu göreve getirilişi İle ilgili tüm spekülasyonları önler.
4 Ağustos 2017 – YORUMLARA YANIT
Yeni Deniz Kuvvetleri Komutanı’ndan beklentilerim İle ilgili son gönderime yapılan yorumları dikkatle okudum. Bütün görüşlere saygılıyım. Arkadaşlarımda, Silahlı Kuvvetlerde teamüllerin, sanki bu atama ile yerle bir edildiği gibi bir görüş var.
Ayrıca yeni komutan hakkında, ön yargı ile o da düzenin adamı olmasa idi bu göreve getirilmezdi, hiç bir şey yapmaz/ yapamaz düşüncesi hakim.
Silahlı Kuvvetlerde teamüller, Balyoz-Ergenekon Davaları ile Askeri Şura Kararlarının, yasalara aykırı olarak hükümet tarafından onaylanmamasıyla, Askeri Şurada, Başbakan -Genelkurmay Başkanı’nın yan yana oturmasına son verilmesiyle, 30 Ağustos Zafer Bayramı ve Türk Silahlı Kuvvetler Gününün kutlama ev sahipliğinin Genelkurmay Başkanından alınmasıyla, kozmik odanın açılması ile Genelkurmay Başkanının iyot gibi açığa alınıp, kuvvet komutanlıklarının Milli Savunma Bakanlığına bağlanmasıyla, Harp Akademileri ve askeri liselerin kapatılıp, Harp Okullarının, başında bir sivil rektörün olduğu, MSB Üniversitesi diye bir ucubeye bağlanması ile askeri hastanelerin kapatılmasıyla, daha da sayabilirim ama bu kadarı yeterli zannederim yerle bir edildi.
Bunlar yapılırken sessiz kalan Komutanlar, fonksiyonsuz Genelkurmay Başkanı hariç emekliye ayrıldılar. Yeni Komutanın önünde iki yol var, ya düzenin komutanı olur, görev süresi sonunda kendinde önceki komutanların yanındaki mutena(!) yerini alır, ya da teamüllerimizin tekrar kazanılması için mücadele eder, bizlerin ve çok daha önemlisi, komuta ettiği kuvvet personelinin kalbinde ve şerefli Türk Tarihinde yerini alır.