24 Nisan 2013 tarihinde gerek AK Parti Hükümeti gerekse Kandil’den Murat Karayılan, “Silahlı mücadele’ devri kapanıyor” açıklamaları yaptılar. Türk halkı bu açıklamalara inandı. PKK’lı teröristlerin ne silahlı bıraktığı gerçekmiş ne de sınır dışına çıkmaları gerçekmiş…
Terörün devamını kim ister?
Şehit haberlerinin peş peşe gelmesini kim ister?
Çok değil 2 yıl önce 8 Mayıs 2013’te “silahlara veda” çok büyük ümitlerle başlatıldı.
Terör bitecek, Şehit haberleri sona erecek, analar ağlamayacak diye kim istemez ki?
O gün başlayan olumlu barış havası bugün yerini kentlerde ve kırsalda yaşanan terör olaylarına, yol kesme, adam kaçırma eylemlerine bıraktı.
Hani HDP Meclis’e girdiğinde demokratikleşme başlayacaktı?
Hani Kürt halkının talepleri Meclis’te görüşülecekti?
Hani Kürt sorununun şiddetle kanla değil, demokratik siyaset yoluyla çözümü mümkün olacaktı?
Bakın Hasan Cemal köşesinde o gün nasıl bir yorum yapmıştı:
“30 yıllık bir savaş durumunu, kan ve gözyaşı dönemini sonlandırma noktasına geldiyse, bu konuda iki lider, bir yanda Erdoğan, diğer yanda Öcalan belirleyici rol oynamıştır.”
Erdoğan Cumhurbaşkanı olunca, 7 Haziran’da AK Parti tek başına iktidar gücünü kaybedince neler oldu da barış ve açılım süreci sona erdi.
Şu gerçek gün yüzüne çıktı.
PKK silah bırakmamış,
PKK sınır ötesine çıkmamış,
PKK kırsaldan kentlere inmiş ve tekrar terör düğmesine basılması için işaret bekliyormuş…
Özetle Öcalan’ın 21 Mart 2013’de yaptığı, “silahlı mücadele devri kapanıyor, demokratik siyaset dönemi açılıyor” çağrısının hesabını kim verecek?