Aile hekimim Hilal Sağlık Ocağında görevli Doktor Mustafa Karabıyık’a kontrole uğradım dün sabah. Mustafa hoca masanın üzerinde bir mum ve beyaz doktor gömleği yerine siyah bir elbise ile karşıladı.
Muayene başlamadan Özgecan sohbeti geçti aramızda. Tüm doktor ve hemşireler Özgecan’ ı unutmadıklarını kıyafetleri ve mumları ile ortaya koydular.
Doktor Yavuz Akaltun masasındaki mumun arkasına, “ Karanlığa bir mum da sen yak, Özge Can anısına” yazısını okudum. Bu arada duvarındaki “ İnsanların yüzlerinin ve gözlerinin rengi farklı olsa da gözyaşlarının rengi hep aynıdır” yazısı da dikkatimi çekti.
Beyaz, bembeyaz önlükleri ile vatandaşlara sağlık hizmeti veren doktoru ve hemşiresi çok anlamlı bir destek içindelerdi. Ama işte o siyah giysileri hakkında sözde ve özde birleştik:
“ Hayatımız karardı”
Sadece canavar ruhlu katilden değil nefretim. Hele hele canavarın arkadaşının da canavarlığını, bırakın arkadaşını babasının da canavar oğluna verdiği insanlık dışı desteğe lanet olsun.
Sen nasıl babasın, canavar ruhlu katil oğlunu tut kulağından götür Jandarma’ya teslim et. Aklıma Münevver Karabulut’ u vahşice öldüren Cem Garipoğlu’nun babası da geldi. O da oğluna destek çıkmamış mıydı?
Bakıyorum bazı köşe yazarları aile içi eğitimden söz ediyorlar. Babaları kim ki çocukları ne olsun. Allah düşman başına nasip etmesin
Sağlık ocağından ayrılıp ilaç almaya yöneldim. Eczacı Alper Pala’ da beyaz gömleğini giymemiş ve mum yakarak Özgecan’ ı anıyor.
Gazeteye geldim. Köşe yazarlarımız yazılarını sanki sözleşmiş gibi Özgecan’ a ayırmışlar.
Gazetemizin imtiyaz Sahibi Abdi Pehlivan haber merkezine geldi, “ yüreğim yanıyor, bu nasıl canavarlık, bu nasıl canavar ruhlu baba? İnsan söyleyecek söz bulamıyor” dedi.
SONSÖZ bu oldu.