Atatürk: Basın hükümeti doğruya zorlar

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün, “…Yanılma ve kusur olsa bile, bu kusuru düzeltecek etken ve araç, asla geçmişte sanıldığı gibi, basın özgürlüğünü kısıtlayan bağlar değildir; aksine, basın özgürlüğünden doğan sakıncaların giderilme aracı, yine basın özgürlüğüdür” dediğini hatırlatıyorum. AKP iktidarının da yargının da bu sözleri dikkatle okuyarak 2018’de gereğini yapmasını bekliyorum.

Gazetecilerin hapiste ve tutuklu yarılandığı ülkemizde biz gazetecilerin yargıdan da siyasilerden de en önemli beklentimiz, gerçek gazetecilerin tutuksuz ve siyasi baskı altında bırakılmadan yargılanmalarıdır.

Atatürk: Basın hükümeti doğruya zorlar. Bakın ve lütfen çok dikkatli okuyun Gazi Mustafa Kemal Atatürk basın ile ilgili olarak ne değerlendirmeler yapmış:

Yıl 1922: “Basın, milletin genel sesidir. Bir milleti aydınlatma ve uyarmada, bir millete gereksindiği fikrî gıdayı vermekte, özet olarak bir milletin mutluluk hedefi olan ortak doğrultuda yürümesini teminde, basın başlı başına bir kuvvet, bir okul, bir rehberdir.” (Atatürk’ün S.D.I, s. 224-225)

Yıl 1923: Gazetelerden korkmamak gerekir. Gazetelere gelince: Onlar, yürürlükteki yasalar çerçevesinde özgürdür. Yasanın dışına çıkarlarsa yasal sorumlulukla karşı karşıya kalırlar.

Basın da, yasa çerçevesinde özgürlüğünün saklı olduğuna emin olunca şu veya bu kişinin veya memurun bir gazeteyi mahkemeye vermesinden korkmamalı.

Bilimsel ve toplumsal eleştiriler için kimsenin bir şey demeğe hakkı yoktur. Kişisel eleştiriler de haklı noktalara yöneltilmiş olmalı.” (Gazi ve İnkılâp, Mahmut Soydan, Milliyet gazetesi, 4.12.1929)

Basın, hiçbir sebeple baskı ve etki altına alınamaz. (Atatürk’ün S.D. III, s. 65)

Yıl 1924: “Türkiye basını, milletin gerçek ses ve iradesinin belirme yeri olan cumhuriyetin etrafında çelikten bir kale meydana getirecektir. Bir fikir kalesi, düşünüş kalesi!

Basınla ilgili kişilerden bunu istemek, cumhuriyetin hakkıdır.

Bugün, milletin samimî olarak birlik ve dayanışma içinde bulunması zorunludur.

Halkın kurtuluşu ve mutluluğu bundadır. Mücadele bitmemiştir. Bu gerçeği milletin kulağına, milletin vicdanına gereği gibi eriştirmede basının görevi çok ve çok
önemlidir. “ (Atatürk’ün S.D. II, s. 166)

Yıl 1930: “Basın, kötüye kullanmalara engel olur ve hükümet araçlarını, görevlerini doğru yapmaya zorlar. Yayın, en etkili kontrol araçlarındandır. Bu noktada, eleştirinin kolay ve fakat yapmanın güç olduğu gerçeği, unutulmamak gerekir.

Onun için, halkın iyiliği fikri her türlü eleştirilere ve tartışmalara daima egemen ve esas tutulmalıdır. Gerekli görülen fikirler, halkın iyiliği için ortaya atılmalıdır.

Bu fikir hareket noktası olunca, eleştiri ve tartışma devletin de iyiliği için yapılmış ve vatandaşların toplumsal ve siyasal eğitimlerini yükseltmeye hizmet etmiş olur.” (Afet İnan, M.B. ve M.K. Atatürk’ün El Yazıları, s. 60; 482-483)

Yıl 1930: “Basın, hükümetlerin siyaseti üzerinde geniş ölçüde etki yapan büyük bir kuvvettir.” (Cumhuriyet gazetesi, 31.10.1930)

YALAN YAYINLAR

Yıl 1930: En adî yalanları yaymada basının kullanıldığı görülmüştür.

Aşağı insanların para ile yaptırdıkları basın mücadeleleri vardır. En adî yalanları yaymada basının kullanıldığı görülmüştür.

Basının para ile satın alınabilmesi, milletlerarası yüksek para âleminin basın üzerinde gizli etkisi ya da sadece yabancı devletlerin örtülü ödeneklerinin etkisi, işte bunların kamuoyunu aldatma ve yanıltmasından gerçekten korkulur.

Fakat özgürlükten çıkacak bu fenalıklar, asla çaresiz değildir. Evvelâ, basın özgürlüğüne yasal bir sınır çizilir.

İkinci olarak, gazeteler, özel bir örgüt yaparak, bununla kendi üzerlerinde ahlâkî bir etki yaparlar. İlk zamanlarda bir kazanç işinden başka bir şey olmayan gazetecilik, toplumsal bir kurum haline gelebilir.

Bundan başka, halkın fikrî ve siyasî eğitimi de bir teminattır. Halk, birçok gazeteleri okumaya ve onları birbirleriyle kontrol etmeye ve gazetecilik yalanlarına inanmamaya alışırlar. (Atatürk’ün S.D.1, s352)