Hangi Örgüt? Hakan Atilla davasında jürinin şifreleri

Reza Zarrab sanık idi “itirafçı” olup tanık oldu, Halkbank Genel Müdür eski Yardımcısı Mehmet Hakan Atilla’nın ise tutuklu tek sanık olarak yargılandı ve jüri üyeleri savcılığın 6 suçlamasından 5’inden Atilla’yı suçlu buldu.

Hangi Örgüt? Önce bu 5 suça ve istenilen cezalara tek tek bakalım.

SUÇ 1 – Örgütlü şekilde ABD hükümetini, özel olarak da ABD Hazine Bakanlığını yanıltmak, dolandırmak ki İran’a yönelik yaptırımları denetlemek ABD hükümet organlarının ‘meşru faaliyetidir.
İstenen Ceza: Defalarca işlendiği için üst sınırı 20 yıl.

SUÇ 2 – Örgütlü şekilde ABD’nin İran’a yaptırımlarını içeren IEEPA yasa, kural ve yönetmeliklerini ihlal etmek.
İstenen Ceza: 20 yıl

SUÇ 3 – Amerikan finansal kurumlarını dolandırmak.
İstenen Ceza: 25 yıl

SUÇ 4 – Örgütlü şekilde Amerikan finansal kurumlarını dolandırmak.
İstenen Ceza: 5 yıl

SUÇ 5 – Örgütlü şekilde kara para aklamak.
İstenen Ceza: 5 yıl

AKLA GELEN SORULAR?

Akla gelen soru şudur: 1 – 2 – 4 ve 5. Maddelerdeki, “Örgütlü şekilde” diye tanımlanan suçlamalarda Amerikalı savcının kastettiği jürinin karara bağladığı Hakan Atilla’nın içinde bulunduğu “örgüt” kimlerden oluşuyor?

Savcının iddianamesinde yer alan ve jüri tarafından tescil edilen bu örgütün üyeleri olarak

Amerikan yargısı kimleri suçlamaktadır?

1. Reza Zarrab’ mı?

2. Dönemin Halkbank Genel Müdürü olan Süleyman Arslan’ı mı?

3. Dönemin bakanı Zafer Çağlayan’ı mı?

4. Dönemin AKP hükümetini mi?

Atilla açısından tek kişilik “örgüt” olamayacağına göre Jüri’nin, “örgütlü şekilde” suçlaması dönemin bu isimlerini zan altında bırakmaktadır.

Türkiye Cumhuriyetinin bakanını ve hükümetini “örgüt” olarak suçlamak Amerikan yargısının ve devletinin haddine midir? Elbette değildir.

Nitekim karar sonrası Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, “Jürinin, Atilla’yı suçlu bulması ve bilahare mahkemenin vereceği karar, Türkiye açısından hukuki bir değer ifade etmez. Başka bir ülke, Türkiye’yi ve Türkiye’nin kurumlarını yargılayamaz. Bu karar, uluslararası hukuka da aykırıdır” dedi.

Bu yargı kararının kesinleşmesi sonucunda Amerikan’ın “İran ambargosunu delme” suçlamasıyla kamu ya da özel bazı bankalarımıza milyarlarca dolar para cezası uygulayacağı iddiası vardır.

Nitekim Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek tarafından da, “bu ceza olursa devlet olarak karşılarız” şeklinde açıklama da yapmıştı.

ERDOĞAN: PİS KOKULAR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Amerika’daki davada ekonomi eski bakanı Zafer Çağlayan’ın suçlanmasına ilişkin görüşlerini özetle şöyle açıklamıştı:

“Neymiş İran’la ilgili yaptırımları delmiş. Biz, Türkiye olarak İran’a bir yaptırım uygulama kararı almadık ki. Bu ekonomik ilişkileri yürüten kim? Ekonomi bakanımız. Ekonomi bakanı hükümetin attığı bu adımı ne yapacaktır? Uygulayanlardan biri olacaktır. Atılan bu adımlar siyasidir. Bu işlerin arkasından çok pis kokular geliyor.”

ERDOĞAN’IN SÖZLERİNİN ŞİFRELERİ

Jüri’nin 4 suçta, “Örgütlü şekilde” diye yer alan tespiti hangi örgütü işaret etmektedir?
Amerikalı savcının iddianamesinde Süleyman Arslan da Zafer Çağlayan da vardır.

AKP’ye ve Erdoğan’a yakın olan gazeteci yazar Abdülkadir Selvi geçtiğimiz Kasım ayında, savcılık iddianamesi için, “Ambargo Erdoğan’ın talimatı ve onun sağladığı koruma altında delindi demek isteniyor” diye yazmıştı.

“Örgütlü şekilde” suçlaması doğrultusunda Amerika Erdoğan’ın, “Bu ekonomik ilişkileri yürüten kim? Ekonomi bakanımız. Ekonomi bakanı hükümetin attığı bu adımı ne yapacaktır? Uygulayanlardan biri olacaktır” sözlerini Selvi’nin dediği gibi delil olarak gösterip, Türk Bankalarına milyarlarca dolar ceza tahakkuk ettirir mi?

Sonuçta Hakan Atilla hakkında jürinin verdiği karar ile yarın yargıcın vereceği karar temyizde de kesinleşirse Türkiye ya da AKP hükümeti ne yapacaktır?

Amerika ile para cezasının düşürülmesi konusunda pazarlık yapılacağı açıklanıyor ama şu kesin ki ceza Türk Milletinin cebinden çıkacak.