KURULTAY : TEK ADAY OLARAK SEÇİME GİREN KILIÇDAROĞLU 990 OYLA YENİDEN CHP GENEL BAŞKANI SEÇİLDİ. 248 GEÇERSİZ OY ÇIKTI
Kurultay konuşmasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, başkanlık tartışmalarına değinerek, “Patronlu başkanlık sistemini istiyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Herkes bilsin, herkes duysun”dedi.
Kurultay ‘da Mustafa Balbay’ın yeterli imza toplayamayarak Genel başkan adayı olmaması üzerine tek aday Kemal Kılıçdaroğlu kaldı.
Kurultay Konuşmasında Kemal Kılıçdaroğlu ,
“Biz ikinci meşrutiyetten bu yana parlamenter rejimi benimsemiş bir ülkeyiz. Düne kadar Osmanlı Osmanlı diyorlardı, neden Osmanlının parlamenter sistemini reddediyorsun? Demek ki, niyetleri farklı. Bir kişi emredecek herkes gereğini yapacak. Buna izin vermeyeceğiz, bunun mücadelesini gereğini yapacağız. Mısır’daki sağır sultan da duysun, kaçak sarayda oturan zat da duysun”
dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu 35. Olağan Kurultay’daki konuşmasını yaptı. Yönetilemeyen bir Türkiye gerçeği olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, oluşan atmosferin demokrasi, özgürlükler, birlik ve kardeşliği gölgelediğini belirtti. Toplumdaki karamsar havanın yönetimden kaynaklandığını ifade eden Kılıçdaroğlu, bu karamsar havayı dağıtmanın da kendi görevleri olduğunu kaydetti. Birlikte mücadele edilirse Türkiye’nin aydınlığa çıkacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Bugün can güvenliği her şeyin önüne geçti, insan açlığını, yoksulluğunu, işsizliğini düşünmüyor. Ne olacak bu ülkenin hali, Türkiye’nin geleceği diye düşünüyor. ‘Benim can güvenliğim var mı’ diye düşünüyor. Terörün yeniden azdığı, her gün şehitlerimizin geldiği can kayıplarının olduğu bir Türkiye atmosferini yaşıyoruz. Biz CHP’liler olarak terör nereden gelirse gelsin nasıl gelirse gelsin hangi amaçta olursa olsun teröre karşıyız. Terör bir insanlık suçudur ve teröristler asla affedilmemelidir. İnsan hayatı kadar değerli olan başka bir şey yoktur. Masum insanların öldürüldüğü bir süreci asla kabul etmiyoruz. Terör bir insanlık suysa teröre karşı durmak da insanlığın ortak görevidir” dedi.
-SİYASİ PARTİLER YERİNE TERÖR ÖRGÜTÜ MUHATAP ALINARAK MASAYA OTURULDU-
Kılıçdaroğlu, kandan beslenenlerin, akan kanın çokluğundan mutlu olanların terör örgütleri olduğunu, terörle mücadelenin akılla, bilgiyle, bilimle, irfanla yapılacağını, kolay bir mücadele olmadığını kaydederek, “Bugün geldiğimiz nokta iç açıcı bir nokta değil. 31 yıldır PKK terör örgütü ile mücadele ediliyor. Önce dediler ki ‘iki baldırı çıplak olayı.’ Bugün geldiğimiz nokta çok daha felaket bir tabloyu önümüze koyuyor. Elbette mücadele edelim, hiç kimsenin burnu kanamasın istiyoruz, ayrışmayı değil, birlikteliği savunalım, bunu yapabilirsek ancak terörle mücadele edebiliriz” diye konuştu.
Terörle en sağlıklı mücadeleyi merhum Başbakan Bülent Ecevit’in yaptığını ve o dönem yaşananları anımsatan Kılıçdaroğlu, “2002 seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi gelip iktidar olmuştur. Sıfır terörle bir Türkiye’yi devraldılar. Bugün geldiğimiz noktaya bakalım. Hiçbir şey yapmadılar, terör örgütü palazlandı, büyüdü. Zaman zaman şikâyet ettiler, ama bugün geldiğimiz noktada ‘biz barışı sağlayacağız, birlikte olmayı gerçekleştireceğiz’ dediler. ‘Buyurun gerçekleştirin’ dedik. Oturdular terör örgütü ile masaya. ‘Terör örgütü ile masaya oturursanız örgütü meşrulaştırışınız’ dedik, ‘siz bunu bilmezsiniz’ dediler” dedi. Kendi başkanlığında bir grupla dönemin başbakanını ziyaret ettiğini, terör sorunun çözümü için bir yol haritası sunduklarını, ancak kabul görmediğini anlatan Kılıçdaroğlu, siyasi partiler yerine terör örgütünün muhatap alınarak masaya oturulduğunu ifade etti. Güneydoğu Anadolu Bölgesinden gelen fotoğrafların Suriye ve Lübnan’daki fotoğraflardan bir farkının bulunmadığını söyleyen Kılıçdaroğlu, “Kim getirdi bu hale Türkiye’yi?” sorusunu yöneltti.
-SİLAHLARIN NERELERE STOKLANDIĞINI BİLİYORLARDI-
Terörle mücadele için masaya oturulurken ciddi yanlışlar yapıldığını söyleyen Kılıçdaroğlu, silahların bırakılması çağrısının örgütün yetkilileri tarafından kabul görmediğini belirterek, “İlk darbeyi orada yediler. Silah bırakmıyorsan nasıl örgütle anlaşacak, nasıl barışı sağlayacaksın?” diye sordu. 17 ilçede, bazı illerde terör örgütünün ağır silahları depoladığını, her eve silah sokulduğunu, Kandil’den gelenlerin şehir merkezinde terör eğitimi verdiğini anlatan Kılıçdaroğlu, AK Parti’yi de bu durumu izlemekle suçladı. Kılıçdaroğlu, “Sadece seyir mi etti, hayır; ‘kimse bunlara dokunmayacak’ dedi. Mahkemeler, vergi daireleri, askere alma daireleri kurdular, sesleri çıkmadı. Ben acı bir gerçeği Erdoğan’ın dilinden sizlere sunacağım; ‘Çözüm sürecini bunlar adeta güneydoğuda kısmen doğuda kendileri için silah stoklaşma süreci olarak değerlerdiler.’ Kim söylüyor, bu ülkenin iktidarda olan başbakanı söylüyor, demek ki silahların nerelere stoklandığını biliyorlardı. 78 milyon yurttaşımın vicdanına sesleniyorum; Doğu, Güneydoğu, kentler, ilçeler silah deposu haline getirilerken iktidarda kim vardı. Güneydoğu’daki valilere, kaymakamlara ‘sakın bunlara dokunmayın’ diye talimatı veren kimdi. Eğer siz bunları kendi vicdanınızda sorgulayamazsanız bu hükümeti yeterince değerlendiremezsiniz, akan kanın, gözyaşının, ölenlerin, sivil olsun şehit olsun tamamının sorumlusu mevcut iktidardır. Bu gerçeği herkesin bilmesini isterim” dedi. Terörle mücadelede gelinen noktada sorumluluğun iktidarda olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, zamanında neden önlem alınmadığının sorgulanması gerektiğini kaydetti.
Kürt kökenli vatandaşlara; “Ayrımı asla kabul etmiyoruz, kimlik siyaseti yapmadık, senin şerefin senin onurundur, kimse senin kimliğini asla sorgulamayacaktır, seni kandırdılar, sana yalancı baharı yaşattılar, ‘barışı getiriyoruz’ diyerek ülkeyi kan gölüne çevirdiler” diye seslenen Kılıçdaroğlu, özgürlükçü demokrasinin birliktelikle getirileceğini kaydetti. Kimsenin kimliğinin ötekileştirilmemesinin sağlanacağını söyleyen Kılıçdaroğlu, Türkiye’nin en temel sorunlarından birisinin toplumsal barışın dinamitlenmesi olduğunu, barışı sağlayacak olan tek partinin ise CHP olduğunu belirtti.
-YENİ ANAYASA TARTIŞMALARI-
Darbe döneminde çıkarılan yasaların topluma dar geldiğini söyleyen eden Kılıçdaroğlu, toplumun özgürlükçü bir demokrasi istediğini ifade etti. Darbe döneminde çıkan yasaların ortadan kaldırılarak Türkiye’nin sağlıklı, güçlü, özgürlükçü, çoğulcu bir demokrasinin gelmesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, “Darbe yasalarının değişmesi konusunda samimi olarak toplantılara katılacağız, düşüncelerimizi ifade edeceğiz. Hiçbir kişinin kişisel beklentisi üzerinde yeni bir dünya inşa etmeyeceğiz, buna izin vermeyeceğiz. Darbe yasalarının arkasına saklananlar, darbe hukukundan beslenenler, yeni bir darbe anlayışını Türkiye’ye dayatmasınlar. Adalet ve Kalkınma Partisinin değerli Genel Başkanına açık çağrıda bulunuyorum; hepinizin önünde, kendisine de söyledim, siz bu ülkede özgürlükçü bir demokrasi istiyor musunuz, istiyorsanız gelin darbe hukukunun tümüyle değiştirelim. 12 Eylül-12 Mart döneminden kalan darbe hukukunu değiştirelim, anayasada darbe hukukunun bir parçası bunları değiştirebilirsek Türkiye’ye demokrasiyi getirmiş oluruz” dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, 12 Eylül döneminde Devlet Güvenlik Mahkemeleri olduğunu, bu mahkemelerin adının değiştirilerek Özel Yetkili Mahkeme haline getirildiğini, bu mahkemelerin de şimdi özel görevli sulh ceza mahkemesi olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, yasaların değiştiğini ancak darbeci ruhun değişmediğini söyledi.
– BUNLARIN NİYETİ PATRONLU BAŞKANLIK SİSTEMİ
Basın özgürlüğüne de değinen Kılıçdaroğlu, başkanlık sistemi hakkında şunları kaydetti:
“Onların niyeti darbe hukukunu kaldırmak değil, darbe hukukunu tahkim etmek. Bu yetmiyor bize diyorlar. Ne yapacağız, başkanlık sistemini getireceğiz. Nasıl başkanlık, ABD’deki gibi mi? Hayır. Patronlu başkanlık sistemini istiyorlar. Buna asla izin vermeyeceğiz. Herkes bilsin, herkes duysun. Hangi gerekçeyle patronlu başkanlık sistemini istiyorlar? Bir ülkenin rejimini tarih belirler, tarihi siyasi, sosyolojik koşullar belirler. ABD’de, başkanlık varsa ABD’nin tarihine bakacaksınız, Almanya’da parlamenter sistem varsa Almanya’nın tarihine bakacaksınız. İngiltere’de parlamenter sistem varsa oranını tarihine ve kültürüne bakacaksınız. Biz ikinci meşrutiyetten bu yana parlamenter rejimi benimsemiş bir ülkeyiz. Düne kadar Osmanlı Osmanlı diyorlardı, neden Osmanlının parlamenter sistemini reddediyorsun? Demek ki, niyetleri farklı. Bunların niyeti patronlu başkanlık sistemini getirmek. Bir kişi emredecek herkes gereğini yapacak, bir kişi emredecek yargı gereğini yapacak, bir kişi emredecek aydınlar hapislere tıkılacak. Buna izin vermeyeceğiz, bunun mücadelesini gereğini yapacağız. Mısır’daki sağır sultan da duysun, kaçak sarayda oturan zat da duysun.”
-DARBE HUKUKU DEĞİŞİRSE SİSTEM SAAT GİBİ ÇALIŞIR-
Türkiye’deki parlamenter sistemin 12 Eylül darbe hukuku nedeniyle sağlıklı bir şekilde çalışmadığını anlatan Kılıçdaroğu, 12 Eylül darbe hukukunun değiştirilmesi durumunda sistemin saat gibi çalışacağını ifade etti. Sistemin çalışması için Siyasi Partiler Yasası değiştirilerek, liderler sultasına son verilmesi gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, milletin vekilini milletin seçmesi gerektiğini, bunun uygulamasının birçok yerde olduğunu söyledi. Yasama organının Bakanlar Kurulu’nun arka bahçesi gibi çalıştığını savunan Kılıçdaroğlu, “Milli irade milli irade diyorsun, milli irade parlamentoya neden tam yansımıyor, gelin yüzde 10 seçim barajını kaldıralım. Darbecilerin getirdiği yasayı değiştirelim, varsanız buyurun, düzeni değiştirelim, yeni özgürlükçü bir anlayışı getirelim. Sabah akşam lafını ettiler darbenin, darbe hukukunun tahkim ettiler, güçlendirdiler, makul şüpheyi getirdiler. Makul şüpheden gözaltına alınacaksın, tutuklanacaksın, mal varlığına el konulacak, dosyana gizlilik kararı verilecek, avukat seni nasıl savunacak? Hala yürürlükte bu yasalar. 12 Eylül darbe yasaları bile bunu yapmaya cesaret edemedi ama bunlar yaptılar” diye konuştu.