Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesinde Fethullah Gülen silahlı terör örgütü olarak tanımlandı
2002 seçimlerinde tek başına iktidar olan 2013 yılı sonuna kadar AK Parti bürokraside, emniyette, valiler ve kaymakamlıklarda, hâkim ve savcılarda, üniversitelerde, medyada Fethullah Gülen Cemaatinin mensuplarını görevlendirdi. 17 ve 23 Aralık 2013 tarihlerinde ise AK Parti ile Cemaat ters düşmeyi bırakın birbirlerine düşman oldular.
Cemaat, Hizmet, Pensilvanya, Okyanus ötesi, Fetocular gibi çeşitli adları vardı Fethullah Gülen ve mensuplarının. 17 Aralık’ta AK Parti Hükümetinin 4 bakanı hakkında “rüşvet ve yolsuzluk” operasyonu ile dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından, “ Paralel devlet çetesi “ olarak adlandırıldı.
İşte o güne kadar Cemaatin “Ergenekon, Balyoz, Casusluk, Fenerbahçe” gibi bütün icraatlarını büyük bir memnuniyetle karşılayan Başbakan Erdoğan ve AK Partililer 17 Aralık’tan sonra Cemaati, “ Paralel Devlet” kurmakla suçlamaya başladılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ Aldatıldık, kandırıldık “ gibi ifadelerle ister yurt içi ister yurt toplantılarında hemen hemen her konuşmasında Paralel Yapı’ nın inlerine girileceğini vurguladı.
“Paralel Devlet” suçlaması üzerine öncelikle Polis, savcı ve hâkim olmak üzere binlerce Cemaat yanlısı görevlerinden alındı, birçoğu mahkemeler tarafından tutuklandı.
Ankara Cumhuriyet Baş Savcılığının Paralel Devlet iddianamesi ile de “Fethullah Gülen silahlı terör örgütü” olarak adlandırıldı.
Buraya kadar gelişmelerin özetini ortaya koydum. Şimdi gelelim sorumuza. Madem “Fethullah Gülen silahlı terör örgütü” var, o takdirde bu terör örgütüne “yardım ve yataklık” yapmak suç değil mi?
Ankara Cumhuriyet Savcılığının “Feto terör örgütüne” yardım ve yataklık yapanlar için de iddianame hazırlaması gerekmez mi?