Seçime 4 gün kala 3 önemli görev

7 HAZİRAN PAZAR GÜNÜ DEMOKRASİ İÇİN HAYDİ TÜRKİYE SANDIK BAŞINA
1- OY KULLANMAK
2- SANDIĞA SAHİP ÇIKMAK
3- CUMHURİYETE SAHİP ÇIKMAK
Türkiye Cumhuriyetinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından 23 Nisan 1920’de Ankara’da kurulan ilk Meclis’ten günümüze kadar 95 yıllık siyasi tarihimizde 24 kez Milletvekili Genel Seçimi yapıldı.
1946 yılına kadar tek partili dönemde 7 seçim, 1946 yılında çok partili dönemden günümüze kadar ise 17 Milletvekili Genel Seçimi yapıldı.
İster 24 ister 17 rakamını temel alın 3 önemli görev biz vatandaşlara düşüyor.
Birincisi oy kullanmaktır. Her Türk vatandaşı için vatani bir görevdir. Ülkemizi 4 yıl boyunca yönetecek partiyi ya da partileri seçmek için sandığa gitmeli ve oy kullanmalıyız. 2011 yılında yapılan son seçimde 7 milyon seçmenin sandığa gitmemesi yaklaşık % 15 gibi bir orana denk gelmektedir.
İşte bu oran siyasi partiler için çok önemli bir seçmen sayısını göstermektedir ki seçim sonuçlarına direk etkisi olacağı aşikârdır.
İkinci görev oy hırsızlığına karşı sandığa sahip çıkmak görevidir. Sandıklarda görev yapan memurlar, siyasi parti görevlileri demokrasinin en önemli unsuru olan tek bir oyun dahi çalınmaması, yanlış yazılmaması konusunda görevlerini eksiksiz yapmalıdırlar.
Sandıklar ve kullanılan oylar bu görevlilerin namuslarına emanet edilmektedir.
Üçüncü görev ise Mustafa Kemal Atatürk’ün 1920’de temelini attığı Türkiye Büyük Millet Meclisine dolayısıyla parlamenter sisteme sahip çıkma görevidir.
Türkiye’de 95 yıldır süre giden demokrasinin yeni bir Anayasa’ya ihtiyacı olduğu tüm siyasi partiler tarafından kabul edilmektedir. Anayasa değişikliği demokrasinin hatasız icrası için tüm siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin bir uzlaşma ile hazırladığı metin olmalıdır ki gelecek nesillere sorunsuz bir parlamenter rejim için bu uzlaşma şarttır.
Başkanlık sistemi eğer Türk halkı için gerekli bir yönetim sistemi olsaydı kuşku yok ki Atatürk bu konuda en iyi sistemi kurardı.
Tam tersi büyük önder Mustafa Kemal Atatürk çok partili demokratik laik sosyal hukuk devleti olan parlamenter sistemin kurulmasını hayatta iken de önermiştir. Bakın şu sözlerine:
“Bugünkü manzaramız bir diktatorya manzarasıdır Halbuki ben Cumhuriyeti kendi menfaatim için yapmadım Hepimiz faniyiz Ben öldükten sonra arkamda kalacak müessese bir istibdat müessesesidir Ben ise milletime miras olarak bir istibdat müessesesi bırakmak ve tarihe o suretle geçmek istemiyorum”
İstibdat, “Uyruklarına hiçbir hak ve özgürlük tanımayan sınırsız monarşi, despotluk, despotizm” demek olduğuna göre (TDK) Atatürk’ün bu sözlerini Başkanlık sistemi açısından değerlendirmenizi isterim.
İşte üçüncü görev Atatürk’ün kurduğu parlamenter sisteme sahip çıkmaktır.